Davacı Ü.. D.. tarafından, davalı N.. S.. aleyhine 16/01/2014 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın dava şartı noksanlığı nedeni ile reddine, görevli mahkemenin Yargıtay'ın ilgili dairesi olduğunun tespitine dair verilen 17/01/2014 günlü kararın Yargıtay’ca adli yardım talepli olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.6100 sayılı HMK madde 334 de “(1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. (2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler. (3) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.” hükmü getirilmiştir. Aynı kanun madde 336 da ise “(2) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. (3) Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. (4) Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.Dilekçeye ekli ve dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının yukarıda belirtilen kanun hükmünün öngördüğü şartları taşıdığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi.Dava, Cumhuriyet Savcısının hukuki sorumluluğuna dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, Cumhuriyet savcısı olan davalının hakkında yaptığı soruşturmalardan mağdur olduğunu ileri sürererek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'na 6110 sayılı Yasa ile eklenen 93/A maddesi gereğince hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaaliyet veya verdikleri her türlü karar nedeniyle ancak Devlet aleyhine ve Yargıtay'ın ilgili hukuk dairesinde dava açılabileçeği, mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgu, cumhuriyet savcısı olan davalının haksız soruşturma yaptığı iddiasıdır.Karardan sonra yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanunun 19/a maddesi uyarınca, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 93/A maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.Dava dilekçesinin kapsamına göre davalının zararlandırıcı eylemi 6098 sayılı TBK'nın 49. maddesi anlamında haksız eylemdir. Yukarıda açıklanan yasa değişikliği gözetildiğinde mahkemenin artık görevli olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda; davalının kişisel kusuruna dayalı eldeki davanın genel hükümlere göre yerel mahkemece incelenmesi gerekir. Açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA 08/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.