Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7469 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 32433 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.Davacı, davalıya 20.08.2011 tarihli fatura ile V. Marka bir adet LED televizyon satılarak teslim edildiği, davalının borcunun ödenmemesi üzerine, bedelin tahsili için İstanbul 11. İcra Müdürlüğü'nün 2011/24223 sayılı dosyası ile başlatılan takibe karşı borçlu tarafından ileri sürülen itirazın iptali ile %40'dan aşağı olmamak üzere inkar tazminatı tahsiline karar verilmesi istenmiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, Davanın kısmen kabulü ile İstanbul 11. İcra dairesinin 2011/24223 sayılı dosyasına ileri sürülen itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak üzerine devamına, İİK'nın 67.maddesi koşulları bulunmadığından inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.İİK'nın 67. Maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasında itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın 2013/32433-2014/7469 muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Ayrıca, davalı tarafından ödenen harç ile bakiye gider avansının da tarafına iadesine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir.Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7. Maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇYukarıda açıklanan nedenle mahkeme kararının hüküm kısmında yer alan 2. Bendin hükümden çıkarılarak yerine “Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, yine mahkeme kararının hüküm fıkrasının 5. bendinden sonra gelmek üzere “davacı tarafından ödenen 91,20 TL harç ile bakiye 242,40 TL'nin istek halinde tarafına iadesine” söz ve rakamlarının eklenerek hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 17.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.