Sulh Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Mirasçılık belgesinin iptali... ve müşterekleri ile ... aralarındaki mirasçılık belgesinin iptali davasının kabulüne dair Burhaniye Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 16.04.2014 gün ve 518/304 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARAR2010/518 esas sayılı asıl davada, 2010/590 esas sayılı birleşen davada ve 2011/451 esas sayılı birleşen davada; miras bırakan ...'nun 14.05.2010 tarihinde vefat ettiği, davalı ile miras bırakanın 11.03.2010 tarihinde yani miras bırakanın vefatından iki ay önce evlendikleri, bu durumun davacılar tarafından miras bırakanın ölümünden sonra öğrenildiği, miras bırakanın uzun süredir hafıza kaybı ve bunama yaşamakta olup kendisine alzheimer teşhisi konulduğu, evliliğin iptali için dava açıldığı, miras bırakanın evlenmeye engel derecede akıl hastası olup ayırt etme gücüne sahip bulunmadığından evliliğin butlanına karar verileceği, iptal davasının bekletici mesele yapılmasınının talep edildiği açıklanarak davalının 1/4 pay ile mirasçı olarak gösterildiği Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/349-337 esas ve karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; evliliğin iptali için açılan davanın kesin sonucunun beklenmesini talep ettiklerini, dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, gerçeği yansıtmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; “Asıl ve Birleşen Dava Davacılarının Davasının Kabulüne, Mahkememizin 25/05/2010 tarih 2010/349 Esas-2010/337 Karar sayılı Veraset Belgesinin İptaline,............Mahkememizin birleşen 2010/590 ve birleşen 2011/451 esas sayılı dosyalarında asıl dosya olan 2010/518 esas sayılı dosyada davanın kabulüne ve mahkememizin 2010/349-337 esas ve karar sayılı veraset ilamının iptaline karar verildiğinden bu hususta birleşen dosyalar yönünden Yeniden Karar Verilmesine Yer Olmadığına........" karar verilmiştir.Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece kısa kararda; "Davacının davasının kabulüne, Mahkememizin 25/05/2010 tarih 2010/349 Esas -2010/33 7 Karar sayılı Veraset Belgesinin İptaline,...........Mahkememizin birleşen 2010/590 ve birleşen 2011/451 esas sayılı dosyalarında asıl dosya olan 2010/518 esas sayılı dosyada davanın kabulüne ve Mahkememizin 2010/349-337 esas ve karar sayılı veraset ilamının iptaline karar verildiğinden bu hususta birleşen dosyalar yönünden Yeniden Karar Verilmesine Yer Olmadığına......" karar verilmesine karşılık gerekçeli kararda “Asıl ve Birleşen Dava Davacılarının Davasının Kabulüne, Mahkememizin 25/05/2010 tarih 2010/349 Esas -2010/337 Karar sayılı Veraset Belgesinin İptaline,.............Mahkememizin birleşen 2010/590 ve birleşen 2011/451 esas sayılı dosyalarında asıl dosya olan 2010/518 esas sayılı dosyada davanın kabulüne ve mahkememizin 2010/349-337 esas ve karar sayılı veraset ilamının iptaline karar verildiğinden bu hususta birleşen dosyalar yönünden Yeniden Karar Verilmesine Yer Olmadığına....." şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece karar gerekçesinde de kabul edildiği üzere; kısa kararla gerekçeli karar arasında aykırılık oluşturulmuştur. Bundan ayrı gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1.bendi ile 2.bendi arasında da aykırılık bulunmaktadır. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki bu uyumsuzluk mahkemelere olan güveni sarsmaktadır. HUMK’nun 388/2 (HMK.m.297/2) fıkrası hükmüne göre “...hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir..."Görüldüğü üzere gerekçeli kararın kısa karara uygun olması gerekir. Bu konuya ilişkin 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; “1-Kısa kararla gerekçeli kararın aykırı olması bozma nedenidir. 2- Yerel mahkeme bozmadan sonra önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla hâkimin vicdani kanaatine göre karar verebilir.” denilmiştir. Hüküm, bu nedenle Kanuna, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olarak tesis edilmiştir.Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/III-2. bendi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde davalıya iadesine 16.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.