Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7271 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 797 - Esas Yıl 2014





A.. A.. ile E.. Ü.. ve müşterekleri dahili davalılar D.. K.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Ereğli (Konya) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 17.03.2011 gün ve 859/128 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, ortak muristen kalan dava konusu ve parsel üzerindeki davalılara ait miras paylarını bedelini ödemek suretiyle satın ve devraldığını, taraflar arasında senet ve yazılı belge düzenlendiğini ancak o tarihte tapudaki isim yanlışlığı nedeniyle intikal yapılamadığını açıklayarak davalılar adına kayıtlı payların iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Bir kısım davalılar vekili ile yargılama oturumlarına katılan bir kısım davalılar, taşınmazların tapuda kayıtlı bulunduğunu, satış ve devrin resmi şekilde yapılması gerektiğini, satış tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davalılar tarafından pay satışı yapılmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece, payların satın aldığı tarih ile kadastro ve ilan tarihleri dikkate alındığında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. Maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu parsel, 18.10.1973 tarihinde tapulama yoluyla, 332 parsel, 10.11.1971 tarihinde ortak miras bırakan Ö.. A.. adına tescil edilmiş, parsel ise parselden ifraz yoluyla oluşmuş olup kadastro tutanağı mevcut değil ise de aynı tarihlerde tapu kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.Davacı vekili, miras paylarının devri sebebine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Miras payının devrine ilişkin senet ve ödemelere ilişkin bonolar 30.03.1987 tarihli olup miras paylarının devredildiğine ilişkin açıklamalar içermektedir. Bu açıklamalardan da açıkça anlaşılacağı üzere, dava; kadastro sonrası nedenlere dayalı bulunmayan ve davacı vekilinin dayandığı bu belge içeriği itibariyle miras payının devri sözleşmesi niteliğindedir. TMK'nun 677. maddesi hükmü uyarınca yazılı olmak koşuluyla bir mirasçının payını diğer mirasçıya devri geçerlidir. Anılan hüküm karşısında miras payının devrine ilişkin iddiaların yazılı belge ile kanıtlanması zorunludur. Ancak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15. maddesinin 3. Fıkrasında, elbirliği mülkiyette iştirakçilerin belirli bir taşınmazdaki paylarını tapulu taşınmazlarda yazılı, tapusuz taşınmazda diğer iştirakçilere (mirasçılara) devir ve temlikinin her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre talep, tespit sonrası miras payının devrine ilişkin bulunduğuna göre somut olayda, 3402 sayılı Kanun'un 12/3. Maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulanması mümkün bulunmayan şekilde hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK' nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.