(4721 s. MK m. 688, 689)Dava dilekçesinde 5.194,02 TL aidat ve katılım payı alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü.Davacı vekili, anataşınmazda bağımsız bölüm maliki olan davalının, müvekkili site yönetimine olan ortak gider borcunu ödememesi nedeniyle takip başlatıldığını, ancak itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, müvekkiline ortak giderlerle ilgili olarak herhangi bir genel kurul kararının tebliğ edilmediğini savunarak; davanın reddini ve kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini talep etmiştir.Mahkemece; davacı siteye üye olmayan davalının, sitenin hizmetlerinden de yararlandığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu sitenin birden fazla parsel üzerinde yer alması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre değil, 4721 sayılı TMK'nın paylı mülkiyet ile ilgili 688 ve diğer maddeleri ile yine taraflar arasında akdedilen ve sözleşme niteliğine bürünen yönetim planına göre çözümlenmesi gerekir.Nitekim TMK'nın 689. maddesinin 1. fıkrasında "Paydaşlar, kendi aralarında oybirliğiyle anlaşarak yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda düzenleme yapabilirler." hükmü yer almaktadır.Bu açıklamaların ışığında dosyada yer alan belgeler incelendiğinde; davaya konu sitenin, dava dışı SS G...-S... Sahil Yapı Kooperatifi tarafından inşa ettirildiği, kooperatifçe düzenlenen 27.10.2003 tarihli yönetim planının 16. maddesinin "Gider ve avans payını ödemeyen kat malikinin, ödemede geciktiği günler için aylık %10 hesabıyla gecikme cezası ödeyecektir." hükmünü içerdiği, anılan kooperatifin 22.05.2007 tarihinde tasfiye edilerek bu tarihe kadar doğmuş bulunan alacaklarının halefi olan davacı site yönetimine devredildiği, davalının ise maliki bulunduğu bağımsız bölümü 18.06.2004 tarihinde kooperatif ortağından satın aldığı anlaşılmaktadır.Şu durumda, sözleşme niteliğinde olan yönetim planının 16. maddesinin yukarıda açıklanan hükmünü, ilk düzenlenişi sırasında kooperatifin ortağı olmayıp da sonradan bağımsız bölüm satın alarak malik olanlar da (en geç devir anında öğrenmiş olacağından) bilmek ve uymak zorundadır.Bu bakımdan her kat maliki; yönetimle iletişim kurarak yararlandığı hizmetin karşılığı olan ortak gider borcunu öğrenip, yönetim planında öngörülen tarihi geçirmeden ödemelidir. Aksi halde, temerrüde düşeceğinden gecikme cezası ile sorumlu olacaktır.Kaldı ki; sunulan hizmetten yararlanan kişi, üye (veya ortak) olmasa bile, kendisine bağımsız bölüm tahsis edilmediği yolunda bir iddia da ileri sürmediğine göre, yararlandığı bu hizmetin karşılığını sebepsiz zenginleşme veya vekaletsiz iş görme hükümleri dairesinde yönetime ödemekle yükümlüdür.Hal böyle olunca; mahkemece, davacı yönetim tarafından sunulan belgeler kapsamında alacağın miktarının belirlenmesi ve ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde bir hüküm tesis edilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile istemin tümüyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.