15. Ceza Dairesi 2012/15456 E. , 2014/7127 K. DOLANDIRICILIK ETKİN PİŞMANLIK SEÇENEK YAPTIRIM ZARARIN GİDERİLMESİ TEDBİRİ TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 50 TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 3 TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 61 TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 157 TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 168Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdırSomut olayda; sanığın, katılanın oğlu ile asker arkadaşı olduğu, katılanın Hatay Samandağ ilçesinde ki evine ziyarete gittiği ve evlerinde misafir olarak kaldığı, katılan ile ailesini Denizli’ye davet ettiği, Denizli ilinde katılanın araba alacağını beyan etmesi üzerine sanığın yardımcı olacağını söyleyerek katılandan 20.000 TL para aldığı, arabayı getirmek üzere şahısların yanından ayrıldığı ancak arabayı getirmeyerek, araç olmadığı halde araç bulunduğunu söyleyerek katılanı kandırarak elinden parasını alıp üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediği anlaşılmakla mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.TCK'nın 50/1-b maddesine göre; kısa süreli hapis cezasının, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesi tedbirine çevrilebileceğinin hüküm altına alındığı, aynı yasanın, malvarlığına yönelik bazı suçlarda etkin pişmanlığı düzenleyen 168. maddesinde, failin, azmettirenin veya yardım edenin etkin pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme ya da tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde mağdurun rızası aranmaksızın, kısmi geri verme veya tazmin halinde ise mağdurun rıza göstermesi koşuluyla ve etkin pişmanlığın gerçekleştiği yargılama aşamasında dikkate alınarak ceza indirimi öngörüldüğü, öte yandan aynen geri verme veya tazmin tedbiri aynı kanunun 50/1. maddesinde hapis cezasına seçenek yaptırımlar arasında gösterilmiş ise de, yasal bir indirim nedeninin, bundan yararlanmama iradesini ortaya koyan failin cezasını etkisiz kılacak biçimde aynen tazmin tedbirine dönüştürülmesinin mümkün olmadığı, böyle bir uygulamanın mağdurun zararını soruşturma veya kovuşturma aşamalarında gidermeyen faillere yeni bir olanak tanıma olacakken, soruşturma veya kovuşturma aşamalarında zararı ödeyen sanık aleyhine ve adalete aykırı bir sonuç doğuracağı, maddenin düzenleniş amacının da bu şekilde yorumlanamayacağı gözetilmeyerek, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmayan sanık hakkında verilen hapis cezasının TCK'nın 50/1-b maddesi uyarınca mağdurun uğradığı zararın giderilmesi tedbirine çevrilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli Para cezasına ilişkin sırasıyla " 200 gün" ve "2000 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla "5 gün" ve "100 TL" adli para cezası ibaresinin eklenmesisuretiyle,diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.