Taraflar arasındaki “itirazın iptali ve tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce itirazın iptali davasının reddine, tazminat davasının kabulüne dair verilen 29.09.2009 gün ve 2007/1612 E. 2009/1142 K. Sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 10.05.2010 gün ve 2010/6065-8364 sayılı ilamı ile;(“....Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dava, üst kattan su sızması nedeniyle kiraya verilemedi iddiasıyla yirmi aylık kira kaybı yönünden yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, taşınmazın üç ay boş kaldığını savunmuştur. Mahkemece, iddia doğrultusunda yirmi aylık kira ile davalının sorumluluğuna karar verilmiştir.Dinlenen tanık anlatımlarından taşınmaza kiracıların girip sızıntı nedeniyle çıktıkları, davacının yirmi ay süreyle meskenin boş kaldığı iddiasını kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. Bu sürenin belirlenememesi karşısında, su sızıntının giderilebileceği ve meskenin kiraya verilebileceği makul sürenin ne olduğu belirlenerek bu süre boyunca, eğer üç aydan az bir süre belirlenirse davalının ikrarı nedeniyle üç ay süre ile davacının kira kaybı bulunduğu kabul edilerek davalının sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken mahkemece kanıtlanamayan yirmi aylık süre esas alınmak suretiyle karar verilmesi bozma nedenidir.)Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalılar vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 30.11.2011 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.KARŞI OY YAZISIDava davalıya ait üstteki daireden davacıya ait daireye su sızması nedeniyle talep edilen tazminatla ilgilidir. Davacı zararının belirlenmesi için dava açmadan önce mahkemeden tespit yaptırmış, tespit bilirkişisi raporunda su sızıntısı nedeniyle davacıya ait taşınmazın aylık kira bedelinde düşüklük olacağını, 20 aylık kirada aylık 200 TL. kira düşüklüğü dikkate alındığında toplam kira kaybının 4000 TL. olacağını rapor olarak bildirmiştir. Davacı bu rapora dayanarak ve dava dilekçesinin ek yaparak bu miktarı açtığı eldeki dava ile talep etmiş, ancak dava dilekçesinde daireyi iki yıl kiraya veremediğini belirterek daire tamamen boş kalmış gibi talepte bulunmuştur.Mahkeme yapmış olduğu araştırma ve inceleme sonunda davacının, dairesinin hiç kiraya verilmemesinden dolayı değil, tespit raporunda belirtildiği gibi aylık kira bedelinin daha düşük olacağı gerekçesi ile talebin kabulüne karar vermiş, bu karar davacı tarafından gerekçesinden dolayı temyiz edilmemiş, sadece davalı temyiz etmiştir. Özel Daire kararının birinci bendinde davalının sair temyiz itirazlarının tümünü reddetmiş, ancak davacının kiralananın 20 ay süreyle boş kaldığının davacı tarafından ispatlanamadığını, bu nedenle dairenin kiraya verilemeyeceği makul sürenin tespitini, bu süre ile sınırlı olarak ve davalının 3 ayla ilgili kabulü de göz önüne alınarak karar verilmesi gerekçesi ile bozulmuştur. Yerel mahkeme ise ilk kararında dairenin 20 ay boş kalması nedeniyle değil, normal getireceği kira ile, su sızıntısı nedeniyle arada doğacak kira farkına hükmettiğini, hükmedilen 4000 TL.nin 20 aylık toplam kira bedeli olmayıp kira eksikliği olduğunu gerekçe yaparak direnmiştir.Yerel mahkemenin davacı talebini değerlendirmesi ile, Özel Dairenin değerlendirmesi birbiri ile uyuşmamaktadır. Özel Daire dairenin boş kaldığı sürenin usulen belirlenerek toplam kiraya hükmedilmesini belirterek kararı bozmuştur. Oysa yerel mahkeme bozmaya dayanak olan ilk kararında dairenin tamamen boş kaldığını kabul etmemiş sadece su sızıntısı nedeniyle normal kiradaki düşüklüğe göre hüküm kurmuştur. Davacı her ne kadar dava dilekçesinde boş kalınan aylar için 4000 TL. talepte bulunduğunu belirtmiş ise de istemine yaptırdığı tespit raporunu dayanak yapmış ve oradaki miktarı talep etmiştir. Tespit raporu dilekçenin eki olarak davacı tarafından kabul edilip mahkemeyi sunulduğuna göre davacı artık oradaki belirlemeyi kabul etmiş sayılacaktır. Bir an için aksi düşünülse bile mahkeme gerekçesinde açıkça aylık kiraların tamamına değil, aylık kira eksikliğine hükmettiğni belirtmiş ve bu gerekçe davacı tarafından temyiz edilmemiştir. Daire de davalının sair temyiz itirazlarını da reddetmiştir. Bunun sonucu olarak davacının gerekçeyi temyizi bulunmadığından mahkemenin sadece kira eksikliğinden dolayı hüküm kurmuş olması davalı yönünden usulü kazanılmış hak doğurmuştur. Çünkü belirlenecek tamirat süresine göre kiradaki eksiklik tutarı tüm kira tutarından az olacağından bu husus artık davalı için kazanılmış haktır. Bu nedenle Özel Dairenin bu hakkı göz ardı ederek sanki mahkeme mahrum kalınan aylık tüm kira bedelleri üzerinden hüküm kurmuş gibi değerlendirmesi dosya kapsamına ve yerel mahkemece kurulan hükme uygun düşmemektedir. Yapılacak iş tamiratın ne kadar sürede yapılabileceğinin bilirkişi aracılığı ile belirlenmesi ve bu belirleme kaç ay ise sadece o aylardaki normal kiradaki düşüklüğün hesaplanmasıdır. Bu nedenle değişik bozma görüşünde olduğumdan Hukuk Genel Kurulunun çoğunluğunu bozma gerekçelerine katılamıyorum.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
HAGB'ye itiraz üzerine hem şekil hem de esastan incelenir
Hakkı olmayan yere tecavüz suçundan sanık S.nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 154/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 80,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına da
Avukatın danışıklı icra takibi ve haciz, satış işlemleri yapmasının zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçu oluşturacağı
DAVA VE KARAR:
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği
düşünüldü.
Yapılan yargılamaya,
toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına
uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre ye
KAMBİYO SENEDİ NEDENİYLE BORÇLU OLMADIĞININ TESBİTİ- MENFİ TESPİT DAVASI- İSBAT KÜLFETİ -SENEDİN TALİLİ -BORÇ İKRARI
"İçtihat Metni"Taraflar
arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
Denizli 3.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen
01.02.2012 gün ve E:2010/1442, K:2012/92 sayılı kararın incelenmesi
taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hu
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?