Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı, 2004 Eylül ayından 2008 Ekim ayına kadar usta gemici olarak çalıştığını, kaptanlık da yaptığını hiçbir sebep yokken işten çıkarıldığını ileri sürerek kıdem, ihbar ve kötü niyet tazminatı ile fazla çalışma alacaklarının tahsilini istemiştir.Davalı, davacının, orkinos çiftliğinde çalıştığını, istifa ettiği için hak ve alacağının bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davalıya ait işyerinde 11/09/2004 tarihinden itibaren süresi belirsiz hizmet akdiyle dalgıç olarak görev yaptığı, iş ve işyerinin niteliği gereği için 4857 sayılı Yasanın 2. fıkrasının (f) bendi hükmü kapsamında İş Kanununa tabi olduğu, davalı işverenin 03/11/2008 tarihinde tek taraflı olarak iş akdini feshettiği, davalı tarafın feshinin haklı nedene dayanmadığı gibi davalı tarafça her ne kadar davacının kendi isteği ile istifa ettiği iddia edilmişse de dosya kapsamından davacının istifa ettiğine dair davacıya ait imzalı belgenin mevcut olmadığı gerekçesiyle isteklerin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesi uyarınca, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.4857 sayılı İş Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “deniz ve hava taşıma işlerinde çalışanlar” hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Deniz taşıma işlerinde çalışanlar 854 sayılı Deniz İş Kanununa tabidir. Ancak hava taşıma işlerinde çalışanlar için özel bir düzenleme yapılmadığından Borçlar Kanunu genel hükümleri uygulanmaktadır.854 sayılı Deniz İş Kanununun 1 inci maddesine göre “Bu kanun denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağını taşıyan ve yüz ve daha yukarı grostonalitonluk gemilerde bir hizmet akti ile çalışan gemi adamları ve bunların işverenleri hakkında uygulanır” denilerek, adı geçen Kanunun kapsamı belirlenmiştir. Gemiler aracılığı ile yapılan deniz taşıma işleri ayrı bir yasaya tabi olduğundan, 4857 sayılı Yasanın kapsamı dışında bırakılmıştır. Gemi yabancı ülke bayrağı taşıyor veya gemi Türk bayraklı olsa dahi yüz grostonalitonluk değilse bu gemide çalışanlar hakkında Deniz İş Kanunu uygulanamaz. Taşıma işinde çalışan bu gemideki işçiler de 4857 sayılı İş Kanunu kapsamı dışında kaldığından, haklarında Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.Deniz İş Kanununun 46 ncı maddesi uyarınca, “Bu kanun kapsamına giren gemiadamlariyle bunların işveren veya işveren vekilleri arasında bu kanundan veya hizmet aktinden doğan davalar hakkında, 5521 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Hizmet aktinde ayrıca bir hüküm yoksa dava geminin bağlama limanında iş davalarını bakmaya yetkili mahkemede görülür”. Ancak, hava taşıma faaliyeti yapılan işyerinde sendika örgütlenmesi sonucu Toplu İş Sözleşmesi bağıtlanmış ise, üye sendika üyesi işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 66 ncı maddesi uyarınca iş mahkemesinde görülmesi gerekir.Zirai uçaklar ile Türk Hava Kurumu uçakları pilotları “hava taşıma işleri” kapsamında bir iş yapmadıklarından 4857 sayılı Yasa hükümlerine tabidirler.4857 sayılı Yasanın 4 maddesinde deniz ve taşıma işlerinin yapıldığı işyerlerinde çalışanların kanun kapsamına girmeyeceği açıklandıktan sonra ayrık durumlara yer verilmiştir.Buna göre;1.Kıyılarda veya liman ve iskelelerde gemilerden karaya ve karadan gemilere yapılan yükleme ve boşaltma işlerinde,2.Havacılığın bütün yer tesislerinde yürütülen işlerinde,3.Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen ve tarım işlerinden sayılmayan, denizlerde çalışan su ürünleri üreticileri ile ilgili işlerde,çalışanların 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında oldukları belirtilmiştir.Sonuç olarak gerek taşıma gerekse yer hizmeti olsun, yukarda açıklanan ilkelere göre deniz ve hava işlerinde, 4857 sayılı İş Kanunu, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu ve 854 sayılı Deniz İş Kanununun uygulandığı uyuşmazlıklarda iş mahkemesi, diğer durumlarda ise genel mahkemeler görevlidir.Taraflar arasında davacının 4857 sayılı İş Kanununa mı yoksa 854 sayılı Deniz İş Kanununa mı tabi çalıştığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Mahkemece bu husus üzerinde durularak ilgili yerlerden belgeler getirtilerek davacının iş tanımı ve tabi olduğu kanun belirlenip belirlenen kanuna göre işçilik alacakları tespit edilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.