DAVA : Nitelikli yağma
suçundan sanık Hasan 'ın 5237 sayılı 149/1-c, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 4
yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir 2. Çocuk Ağır Ceza
Mahkemesince verilen 27.03.2006 gün ve 1668-148 sayılı hükmün sanık müdafii
tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza
Dairesince 12.02.2008 gün ve 21495-1544 sayı ile;
"... 15 yaşını
bitirmiş olan sanık hakkında, savunmasının alınıp, yakınanın dinlendiği
10.03.2005 tarihli oturumun gizli yapılması suretiyle 1412 sayılı CMUK'nun 375.
maddesine aykırı davranılması ve böylece savunma hakkının
sınırlandırılması...",
İsabetsizliğinden
bozulmasına karar verilmiştir.
İzmir 2. Çocuk Ağır
Ceza Mahkemesince 30.06.2008 gün ve 106-438 sayı ile;
"... Anayasanın
90. maddesinde 07.05.2004 tarih ve 5170 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğe
göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin
milletler arası anlaşmaların kanun hükmünde olduğu ve milletlerarası
anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle
çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümlerinin esas alınacağı
açıkça yazılmış olmasına ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Devletler
Sözleşmesinin 1. maddesinde çocuk tarifinin 18 yaşını bitirmemiş kişiler olarak
yapıldığı ve bunlar hakkındaki yargılamanın gizli olacağına dair genel hüküm
ile ve Çocuk Adalet sistemi kurullarını düzenleyen Birleşmiş Milletler Asgari
Standart Kuralları ( Pekin Sözleşmesi ) ve buna paralel düzenleme getiren
03.07.2005 tarih ve 5395 sayılı ÇKK'da yer alan gizlilik temel ilkesi ve
CMK'nın 185. maddesinde de 18 yaşını doldurmamış sanıkların duruşmalarının
kapalı olarak yapılacağı hususu yönünde hükümler getiren düzenlemeler bulunduğu
gibi milletlerarası sözleşme arasında bir çelişki ve çatışma söz konusu
olduğunda milletlerarası sözleşmenin iç hukuka göre üstün tutulacağı, nitekim
Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda
çocuğun tarifinde yaşın 2253 sayılı yasadan farklı olarak Çocuk Hakları Devletler
Sözleşmesine paralel olarak 18'e çıkarıldığı ve 18 yaşını bitirmemiş çocuklara
ilişkin yargılamanın gizli yapılacağına dair özel hüküm konulduğu, ayrıca bu
hususun temel haklar ve özgürlüklere ilişkin bulunduğu şüphesiz olup bu nedenle
mahkememizce Anayasanın 90. maddesindeki değişikliğin duruşmanın yapıldığı
10.03.2005 tarihli oturumda uygulanması suretiyle 18 yaşını bitirmemiş çocuk
hakkındaki yargılamanın gizli yapıldığı...",
Gerekçesiyle önceki
hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de sanık
müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
"onama" istemli 27.09.2011 gün ve 58589 sayılı tebliğnamesiyle
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca
değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
KARAR : Sanığın
nitelikli yağma suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire
ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken
uyuşmazlık; 15-18 yaş grubunda yer alan sanığın mahkemece savunmasının alındığı
10.03.2005 tarihli oturum ile 07.04.2005 tarihli oturumun kapalı yapılmasının
yasaya aykırılık oluşturup oluşturmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya
içeriğinden;
11.09.1987 doğumlu
olup, suç tarihi itibariyle 17 yaşı içerisinde bulunan sanık Hasan hakkında
28.09.2004 tarihinde işlediği iddia olunan yağma suçundan 765 sayılı TCY'nın
495/1, 522 ve 55/3. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İzmir Çocuk
Mahkemesine kamu davası açıldığı,
İzmir Çocuk
Mahkemesince, sanığın savunmasının alındığı ve şikayetçinin dinlendiği
10.03.2005 ve 07.04.2005 tarihli oturumların Anayasanın 90 ve Çocuk Hakları
Sözleşmesinin 1. maddesine dayanılarak kapalı yapıldığı,
5271 sayılı CYY ve
5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası yürürlüğe girdikten sonra 20.07.2005 ve
31.10.2005 tarihlerinde kapalı yapılan oturumlar sonucunda dosyanın Çocuk Ağır
Ceza Mahkemesine devrine karar verildiği, İzmir 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince
07.12.2005 tarihli oturumun da kapalı yapıldığı,
27.03.2006 tarihinde
açık yapılan oturum sonucunda sanığın mahkumiyetine karar verildiği, hükmün
sanık müdafii tarafından temyiz edildiği, Özel Dairece direnmeye konu bozma
kararının verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Anayasamızın 141.
maddesinde "mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır" ifadesiyle, adil
yargılanma hakkının bir gereği olarak duruşmaların açık yapılması gerekliliği
hükme bağlanmıştır. Yargılamanın aleniliği ilkesi ceza yargılamasının temelini
oluşturan ilkelerden birisi olmakla birlikte, bu ilke mutlak ve istisnasız
değildir.
Yargılamanın
aleniliği ilkesi, gizli yargılamaların sakıncalarını gidermeyi, mahkeme
kararlarına güveni sağlamayı ve adil bir yargılamayı güvence altına almayı
amaçlarken, aleniyet ilkesinin istisnasını oluşturan zorunlu kapalılık ise suça
sürüklenen çocuğu korumayı amaçlamaktadır.
Uyuşmazlığın
konusunu oluşturan 1412 sayılı CYUY'nın "Mecburi gizlilik" başlıklı
375. maddesi; "On beş yaşını henüz bitirmemiş olan çocuklara ait duruşma
mutlaka gizli olur. Hüküm dahi gizli tefhim olunur" şeklinde iken,
5271 sayılı CYY'nın
"Zorunlu kapalılık" başlıklı 185. maddesi; "Sanık onsekiz yaşını
doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır; hüküm de kapalı duruşmada
açıklanır" şeklinde düzenlenmiş ve alenilik ilkesinin istisnasını
oluşturan zorunlu kapalılığın uygulama alanı suça sürüklenen çocuklar lehine
genişletilmiştir.
CYY'nın 185. madde
gerekçesinde; "küçük yaştaki çocuklara ait yargılamanın aleni olması
bunların fikir ve muhakemeleri ve intikalleri üzerinde çok fena tesirler husule
getirebilir" denilmek suretiyle, zorunlu kapalılığın amacının alenilik
ilkesinin ihlali olmayıp, suça sürüklenen çocuğu korumak olduğu açıkça ifade
edilmiştir.
01.06.2005 tarihinde
yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Yargılama Yasası ile 15.07.2005 tarihinde
yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasında, gerek taraf olduğumuz
uluslararası sözleşmeler, gerekse yargılama yasalarının bireyi ve çocuğu koruma
siyasetinin bir sonucu olarak, suça sürüklenen çocukları koruma altına alan pek
çok hükme yer verilmiştir. Bu kapsamda yasa koyucu 1412 sayılı CYUY'da 15
yaşından küçük sanıklar için öngörülen zorunlu kapalılık uygulamasını
genişleterek, CYY'nın 185. maddesinde 18 yaşından küçük sanıklar için zorunlu
kapalılık sistemini benimsemiştir.
Bu bilgiler ışığında
uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Birleşmiş Milletler
Çocuk Hakları Sözleşmesinin birinci maddesinde; "18 yaşına kadar her
insanın çocuk olduğu" ve sözleşmenin 40. maddesinin 2. fıkrasının ( b )
bendinde ise; "suça sürüklenen çocuğun kovuşturmanın her aşamasında özel
hayatının gizliliğine saygı gösterilmesi hakkına sahip bulunduğu" şeklinde
yer alan düzenlemelere 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CYY ile
5395 sayılı Çocuk Koruma Yasalarında yer verilmesi ve suça sürüklenen çocukları
korumaya yönelik olarak alenilik ilkesinin istisnasını oluşturan zorunlu
kapalılık uygulamasının suça sürüklenen çocuklardan yalnızca 12-15 yaş grubunda
bulunanları değil, 15-18 yaş grubunda bulunanlarda dahil olmak üzere tümünü kapsayacak
şekilde genişletilmesi karşısında, yerel mahkemenin yapmış olduğu uygulamanın
sonradan yürürlüğe giren yasal düzenlemelere uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel
mahkeme direnme hükmünün isabetli olduğuna ve dosyanın esastan incelenmek üzere
Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan
nedenlerle,
1-) İzmir 2. Çocuk
Ağır Ceza Mahkemesinin 30.06.2008 gün ve 106-438 direnme hükmünün isabetli
bulunduğuna,
2-) Dosyanın,
esastan incelenerek bir karar verilmesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine
gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 28.02.2012 günü
yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.