Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6846 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3147 - Esas Yıl 2014





Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirkettin %10'ardan olmak üzere %30 hissedarı olduğunu, 20.05.2009 ve 06.05.2010 tarihli genel kurul kararlarının müvekkillerinin katılımı olmaksızın alındığını, 20.05.2009 genel kurul toplantısına ilişkin olarak müvekkili olan A.. T..'un sahte hisse devri sözleşmesine dayanılarak toplantıya çağrılmadığını, diğer müvekkilleri adına genel kurul toplantı çağrı tutanaklarında atılan imzaların müvekkillerine ait olmadığını, 06.05.2010 tarihli genel kurul toplantısının TTK ile belirlenen usul ve esaslara aykırı olarak toplandığını ve karar alındığı, müvekkili A.. T.. yönünden genel kurul toplantı şartlarının hiçbirinin gerçekleşmediği, diğer müvekilleri yönünden ise sanki toplantıda hazırlarmış gibi gösterilerek karar alındığını, genel kurul kararların yoklukla malul olduğunu ileri sürerek, genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti ile geriye dönük olarak geçersiz sayılmalarına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili, davacıların hisselerini sattıklarını, şirket ortağı olmadıklarını, genel kurul kararının iptali için 3 aylık dava açma sürenin geçtiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, 20.05.2009 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların oy birliğiyle alındığı, alınan kararların usul ve yasa ile iyi niyetlerine aykırı bir yönlerinin bulunmadığı, her 3 davacının bu genel kurula katılıp red oyu kullanmış olsalar dahi TTK'nın 378. maddesinin 1. fıkrasındaki kararlar mevcut reylerin ekseriyeti ile verilir hükmü karşısında tüm kararlar %30 ret oyuna karşılık %70 kabul oyuyla alınmış olacağı, bu hali itibariyle bile genel kurulda alınan tüm kararların gerekli karar çoğunluğu sağlanmak suretiyle alınmış olacağından iptalini gerektirecek herhangi bir hususun bulunmadığı, 06.05.2010 tarihli genel kurul toplantısında davacıların TTK'nın 368. maddesine uygun olarak usulü dahilinde taahhütlü mektupla çağrıldıkları ancak, toplantıya katılmadıkları bu genel kurul toplantısında alınan kararların da yoklukla malul kararlardan olmayıp iptali kabil kararlardan olduğu, ancak bu kararın da usul ve yasa ile iyiniyet esaslarına aykırı bir yönünün bulunmadığı, kaldı ki, davacıların genel kurul kararlarının alındığı tarihten itibaren 3 aydan fazla bir süre geçtikten sonra bu davayı açtıkları ve 3 aylık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı A.. A.. ve E.. A.. vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Dava, 20.05.2009 tarihli şirket genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece kararların oy birliğiyle alındığı, alınan kararların usul ve yasa ile iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, tüm davacılar genel kurula katılıp oy kullansalar bile kararlar oy birliğiyle alındığından iptalini gerektirecek bir durum bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Davacılar vekili, dava konusu 20.05.2009 tarihli genel kurul toplantısının müvekkillerinin katılımı olmaksızın yapıldığını, toplantı çağrı tutanağındaki imzaların müvekkilleri A.. A.. ve E.. A..'a ait olmadığını ileri sürerek, genel kurul kararının yoklukla malul olduğunu ileri sürmüştür. Dosyadaki 20.05.2009 tarihli genel kurul toplantısı için tutulan ve çağrı tutanağı olduğu söylenen tutanakta toplantınının toplantı tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK'nın 370. maddesine göre yapılacağı belirtilmiş olmasına ve yasada öngörülen çağrı usulüne ilişkin bir işlem de yapılmadığına göre, ortakların tamamının katılması, hiç birisinin karşı çıkmaması halinde geçerli bir toplantının varlığından söz edilebilecektir. 20.05.2009 tarihli genel kurul toplantısına ait hazirun cetvelindeki pay sahibinin adı soyadı kısmında "A.. A.. vekili" ibaresi bulunmasına rağmen temsil şekli kısmında "asaleten" ibaresi bulunduğu, yine pay sahibinin adı soyadı kısmında "E.. A.. vekili" ibaresi bulunduğu, temsil şekli kısmının boş olup, her iki davacı yönünden imza kısmının ise imzalı olduğu görülmektedir. Bu durumda, mahkemece, genel kurul toplantısına davacıların katılıp katılmadığı, varsa genel kurul toplantısına katılan vekillerinin kim olduğu araştırılarak, gerekirse tutanaktaki imzalar üzerinde imza incelemesi yapılmak suretiyle, söz konusu toplantıda alınan kararların yoklukla malul olup olmadığı değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden davacılar A.A. ve E.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar A. A.ve E.. A.. yararına bozulmasına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar A. A. ve E.. A.. vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar A. A. ve E.. A.. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacılar A. A. ve E.. A.. yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacı A.. A.. ve E.. A..'a iadesine, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.