MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : TCK'nın 157/1, 62/1, 52/2, 53/1 maddeleri gereğince 2 yıl 6 ay hapis ve 50.000 TL adli para cezasıDosya incelenerek gereği düşünüldü:Gerekçeli kararın tebliğ edildiği 14/10/2011 tarihinde sanığın cezaevinde olması ve bu hususta vermiş olduğu 30/01/2012 tarihli dilekçenin temyiz dilekçesi olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;Sanığın baştan itibaren katılana ait aracı karşılıksız olarak almak kastı ile hareket etmek suretiyle oto pazarında bekleyen katılan ile irtibat kurduğu, aracın 16.500 TL'ye satışı hususunda katılan ile anlaştığı, sanığın 300 TL kapora verdiği katılanla ertesi gün yeniden buluştuğu, katılandan araç satış yetkisi içeren vekaletname istediği, bunun üzerine katılanın vekaletnameyi çıkarttırdığı, incelemek için aldığı vekaletnameyi aracın torpido gözüne koyan sanığın, para çekmek bahanesiyle katılanın yanından ayrılıp aynı gün aracı vekaletnameye istinaden başkasına devrettiği anlaşıldığından dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,Ancak;Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2015/85 sayılı iptal kararı uyarınca sanığın hapis cezasına mahkûmiyetinin kanuni sonucu olarak seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğinin ve TCK’nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasından TCK 53 ile ilgili bölümün çıkartılarak yerine sanık hakkında "sanık hakkında TCK 53/1-2-3. fıkraların uygulanmasına" fıkrası eklenmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.