Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 679 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 553 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : Bakırköy 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/05/2011NUMARASI : 2009/218-2011/218Taraflar arasındaki “Ecrimisil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Bakırköy 8.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 04.04.2008 gün ve 2005/52 E., 2008/82 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 15.07.2008 gün ve 11728-13343 sayılı ilamı ile;(...Davacı vekili, müvekkili şirketin ihale ile 12.3.2001 tarihinde satın aldığı taşınmaz üzerindeki 15 nolu villayı tahliye emrine rağmen rızaen tahliye etmeyen davalıdan 12.3.2001 tarihinden icraen teslim tarihi olan 20.5.2003 tarihine kadar 6.500,00 YTL ecrimisilin faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, villayı 13.11.1995 tarihli sözleşme ile dava dışı yüklenici firmadan satın almak suretiyle malik olduğunu, natamam olan inşaatı kendisinin tamamladığını, ancak elektrik ve suyu bulunmadığından kullanım iddiasının gerçek olmadığını, faydalı masrafların tahsili için dava açtığını, bu iki davanın birleştirilmesini, kendilerine İİK’nun 135.maddesi uyarınca ihtar veya bildirim yapılmadan icraen tahliye ettiklerini, kötü niyetli olmadıklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, kamu düzeninden kaynaklanan imar mevzuatı re’sen göz önünde bulundurulacağından yasaya aykırı biçimde yapılmış ve yasal hale getirilmemiş kaçak bir bina üzerinde var olduğu iddia edilen bir hakkın yasalarca korunması mahkemelerden istenemeyeceği için, bina ruhsatsız olmakla imar kanununa göre korunamayacağı gerekçesiyle (HGK.17.11.1999 tarih ve 1999/15- 653/965 s. ve 15.HD.nin çeşitli içtihatlarına göre) ecrimisil talebinin reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Ecrimisil, kısaca hak sahibi zilyedin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği tazminat olarak tanımlanabilir.Dava konusu villanın ruhsatsız, kaçak olmasının onun değerini etkileyeceği kuşkusuzdur. Ne var ki davalının yararlandığı, dolayısıyla davacının mülkiyetten kaynaklanan haklarını engellediği ve malikin kullanma yahut kullandırmasına engel olduğu takdirde onun mamelekinde bir eksilmenin (zararın) varlığı asıldır.O nedenle, ecrimisil istenen dönem yıkım kararının kesinleştiği 4.11.2003 tarihinden önceki döneme ilişkin olmakla, işin esasına girilerek deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gitmek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.Davacı vekili dava ve ıslah dilekçesinde; davacının dava konusu taşınmazı ihale ile 12.3.2001 tarihinde satın aldığını, taşınmazın cebren tahliye edildiği 20.5.2003 tarihine kadar toplam 12.539,94 YTL (TL) ecrimisilin tahsilini istemiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Yerel Mahkemece, İmar Kanunu’nun 21. maddesine göre tüm yapılar için belediyeden ruhsat alınmasının zorunlu olduğu, ruhsatsız işe başlanması ve bitirilmesinin kamu düzenine aykırı olup, yasal olmayan bir bina üzerinde tarafların yararları ile haklarını yasalar tarafından himaye edilemeyeceği, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuş; yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yıkım kararı verilen ruhsatsız yapı malikinin, bu yapının haksız kullanımına dayanarak açtığı ecrimisil tazminatı davasının dinlenip dinlenemeyeceği, noktasında toplanmaktadır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)'nun:“ Mülkiyet Hakkının İçeriği” başlıklı 683.maddesinde:“Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.”“Tescil” başlıklı 705.maddesinde ise:Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur.Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”“İyiniyetli Olmayan Zilyet Bakımından” başlıklı 995.maddesinde de: “İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.İyiniyetli olmayan zilyet, yaptığı giderlerden ancak hak sahibi için de zorunlu olanların tazmin edilmesini isteyebilir.İyiniyetli olmayan zilyet, şeyi kime geri vereceğini bilmediği sürece ancak kusuruyla verdiği zararlardan sorumlu olur.”düzenlemeleri yer almaktadır.Hemen belirtmelidir ki, bir taşınmazın cebri icra yoluyla yapılan ihale sonucu edinildiği durumlarda mülkiyet, ihale ile birlikte alıcısına geçer. Malik, bu tarihten itibaren taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkından kaynaklanan, ecrimisil dahil tüm haklarını üçüncü kişilere karşı ileri sürebilir. Sadece, tescil tarihine kadar temliki işlemlerde bulunamaz (2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 134/1.maddesi; 4721 sayılı TMK’nun 705.maddesi). Mülkiyetin alıcıya geçtiği ihale tarihinden sonraki yarar ve zararlar da alıcıya aittir.Diğer taraftan, mülkiyet hakkı en temel haklardandır. Bir yapının ruhsatsız veya kaçak olması, o yapı üzerindeki mülkiyet hakkını ortadan kaldıran bir durum olarak kabul edilemez. Ne var ki, yasadan doğan mülkiyet hakkının korunması da kaçak yapıya meşruluk kazandıramaz. Eldeki davaya konu “ecrimisil tazminatı” na gelince:Yargısal uygulamada ve öğretide yapılan tanıma göre, ecrimisil; hak sahibi zilyedin, kötüniyetli zilyedden isteyebileceği bir tazminattır (HGK'nun 01.11.2000 gün 2000/3-1341-1584 sayılı kararı). Kötüniyetli zilyedin haksız işgalinden kaynaklanır ve bu haksız işgal, hukuki mahiyeti itibariyle haksız eylem niteliğindedir.Nitekim, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında “...fuzuli işgalin kiraya benzetilemeyeceği; .....haksız bir eylem sayılması gerektiği...bir zarar meydana gelirse bunun tazmin ettirileceği,...mülga Medeni Kanunun (eski) 908 inci maddesi anlamında zilyedin faydalanmasından doğan bir istem olduğu...” vurgulanmıştır.Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Ecrimisilin kapsamını, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklindeki olumlu zarar; kullanmadan doğan olumlu zarar; malik yada zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) belirler.Malikin ecrimisil talep edebilmesi için, o malı kullananın haklı bir nedene dayanmaksızın zilyet olması ve kötüniyetli bulunması gereklidir.Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:Dava konusu yapının (villanın) bulunduğu parsel, İcra Müdürlüğünce yapılan 12.03.2001 tarihli icra satışında, davacı şirket adına ihale edilmiş; bu tarihten itibaren mülkiyet davacı şirkete geçmiştir. İhale tarihinde davalı tarafından kullanılan yapı, tahliyeye ilişkin tahliye emri gönderilmesine karşın rızaen tahliye edilmeyince, icra marifetiyle 20.05.2003 tarihinde davalının tahliyesi sağlanmıştır.Davacı vekili eldeki davada, mülkiyetin müvekkiline geçtiği 12.03.2001 tarihinden tahliyenin gerçekleştiği 20.05.2003 tarihine kadar yapının davalı yanca haksız işgal edildiği iddiasıyla bu dönem için ecrimisil isteminde bulunmuştur.Davalı vekili ise, müvekkilinin davaya konu taşınmazı harici satış yoluyla dava dışı yüklenici şirketten edindiği, hatta dava dışı şirketle eksik işler konusunda inşaat sözleşmesi de yapıldığı, bu nedenle haksız ve kötüniyetli zilyet olmadığı, davanın reddi gerektiği savunmasını getirmiştir.Dosya kapsamı ile davaya konu taşınmazın imar mevzuatına ve projeye aykırılığı nedeniyle yıkım kararına konu olduğu belirgindir.Mahkemenin davanın reddine ilişkin ilk kararı da direnme kararı da, bu yıkım kararının varlığına dayanarak, hukuka aykırı yapının kimseye hukuki bir hakkın kullanılması olanağı vermeyeceği gerekçesine dayanmaktadır.Hukuk Genel Kurulunca yapılan görüşmede; yukarıda yapılan açıklamalar ışığında Özel Daire bozma kararında geçen ilkeye ilişkin “Ecrimisil, kısaca hak sahibi zilyedin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği tazminat olarak tanımlanabilir. Dava konusu villanın ruhsatsız, kaçak olmasının onun değerini etkileyeceği kuşkusuzdur. Ne var ki davalının yararlandığı, dolayısıyla davacının mülkiyetten kaynaklanan haklarını engellediği ve malikin kullanma yahut kullandırmasına engel olduğu takdirde onun mamelekinde bir eksilmenin (zararın) varlığı asıldır.” şeklindeki gerekçeye, oybirliği ile iştirak edilmiş ise de kararın devamında yer alan ve “O nedenle” ibaresi ile başlayan somut olaya ilişkin gerekçenin ortaya konulduğu “ecrimisil istenen dönem yıkım kararının kesinleştiği 4.11.2003 tarihinden önceki döneme ilişkin olmakla,…” şeklindeki gerekçe üzerinde görüş birliği sağlanamamış; yapılan görüşmeler sonunda, bu bölümün bozma metninden çıkarılmasına ve direnme kararının aşağıda açıklanan değişik gerekçeyle bozulmasına oyçokluğu ile karar verilmiştir.Buna göre, Özel Dairenin bozma metninden çıkarılmasına oyçokluğu ile karar verilen bölümünde, davacının sadece yıkım kararının kesinleşmesinden önceki dönem için ecrimisil talebinde bulunabileceğine işaret edilmiş ise de Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmede; bir yapının ruhsatsız veya kaçak olmasının, o yapı üzerindeki mülkiyet hakkını ve bu haktan kaynaklanan bir kısım hakları ortadan kaldırmayacağı, dolayısıyla yapının haksız kullanımından kaynaklanan ecrimisil isteminin dinlenmesine olanak bulunduğu; salt bu istemin dinlenilir olmasının ve böylece yasadan doğan mülkiyet hakkının korunmasının kaçak yapıya meşruluk kazandıramayacağı; yapının kaçak olması ile ilgili diğer hususların ayrıca değerlendirilmesi gerektiği ve eldeki davanın niteliği gereği burada tartışılamayacağı; yıkım kararının kesinleşme tarihinin eldeki talep açısından varılacak sonuca etkisinin bulunmadığı, oy çokluğu ile kabul edilmiştir.Hal böyle olunca, eldeki davada ecrimisil tazminatının yasal koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin de bu çerçevede irdelenmesinde yarar vardır: Davaya konu taşınmazın cebri icra yoluyla yapılan ihalesi sonucu 12.03.2001 tarihinde maliki olan davacı şirketin, mülkiyetinde olan bu taşınmazın üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma haklarını, taşınmazın icra yoluyla 20.05.2003 tarihinde tahliye edilmesine kadar kullanamadığı; davalının da mülkiyetin davacıya geçtiği tarih itibariyle taşınmazın haksız ve fuzuli şagili durumunda olup, bu yer üzerindeki haksız işgalini cebren tahliyenin gerçekleştiği 20.05.2003 tarihe kadar sürdürdüğü; sonuçta tahliyeye kadar davcının, bu taşınmaz üzerindeki haklarından yoksun kaldığı dosya kapsamı ile belirgindir.O halde, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olan davalı zilyet, hak sahibine verdiği zararlar ile elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.Bu nedenle, davacının, yukarıda açıklanan bu dönem için (12.03.2001-20.05.2003) davalı taraftan ecrimisil talep etmekte haklı olduğunun kabulü gerekir.Mahkemece yapılacak iş; işin esasını açıklanan ilkeler çerçevesinde inceleyip, tazminat miktarını tayin ve tespit etmek ve uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek olmalıdır.Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan değişik nedenlerle usul ve yasaya aykırı bulunan direnme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile bozma ilamı metninde “O nedenle” ibaresi ile başlayan bölümden “…ecrimisil istenen dönem yıkım kararının kesinleştiği 4.11.2003 tarihinden önceki döneme ilişkin olmakla,...” ibaresi de çıkarılmak suretiyle direnme kararının yukarıda açıklanan değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “ Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 02.11.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar SÖZLEŞMEDEN DOĞAN DAVA • YETKİLİ MAHKEME İFA YERİ (...Davacı, davalının talebi üzerine davalıya 250.000 TL borç para verdiğini, aylık 11.250 dolar faizin düzenli ödenmesi, ana paranın ise 4 ay içinde ödenmesi hususunda anlaştıklarını, davalının ilk ay faizi ödemesine rağmen sonrasını ödemediğini belirterek fazlası saklı kalmak üzere 50.000 TLnin ta Taşkın haciz - yatırılan paranın tüm borcu karşılayıp karşılamadığı bilirkişi raporuyla tespit edilmeli Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi A.. Ö.. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu Gider avansının kesin süreden sonra karar duruşmasından önce yatırılması-dava şartı MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Batman İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin reddine dair verilen 11.10.2013 gün ve 2013/204 E., 2013/216 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi/borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıt Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?