Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminatHüküm : Davanın reddiDavacı vekilinin 06.06.2014 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle haksız yere yakalandığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın reddine ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Davacı vekili 06.06.2014 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının 28.03.2012 tarihinde işten çıkartıldığı iş yeri önünde arkadaşlarıyla toplandığını ve sonrasında kolluk güçleri tarafından hakkında zor kullanarak yakalama işlemi yapılarak emniyete götürüldüğünü, kimlik tespiti yapılarak salıverildiğini, ifadesi alınmadan hakkında ceza davası açıldığını ve yargılama sonunda beraatine hükmedildiği nedenleri ile CMK’nın 141.-144. maddeleri gereğince 5.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş olup, mahkemece “davacının yargılandığı suç nedeniyle 28/03/2012 günü saat 11:00 sıralarında emniyete götürülüp, kimlik tespitinin yapıldığı, savcılıkta ifade vermek istemediğini belirtmesi üzerine aldırılan adli rapor sonrasında saat 13:00 sıralarında serbest bırakıldığı, ilgilinin atılı suç nedeniyle yasada öngörülen koşullarda yakalanarak makul sürede emniyette tutulduğu,” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir,Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Dosya kapsamı itibariyle 28.03.2012 tarihinde hakkında yakalama işlemi yapıldığı iddia edilen ve yapılan yargılama sonucunda beraatine hükmedilen sanık (davacı) hakkında 5271 sayılı CMK’nın 141/1-a maddeleri gereğince hakkında yakalama işleminin yapılıp yapılmadığının ve dolayısıyla manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi bakımından, hakkındaki soruşturma ve kovuşturma kapsamının incelenmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında, öncelikle tazminat istemine konu olan soruşturma dosyasındaki iddianame, beraat kararı, kesinleşme şerhi, yakalama ve gözaltı formları, sağlık raporları gibi ilgili tutanak ve belgeler getirtilip incelenerek davacının talebinin incelenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,Kabul ve uygulamaya göre ise;2- 5320 sayılı Kanunun 6/1.maddesine göre, dava konusu haksız yakalama-gözaltının gerçekleştiği tarih itibariyle tazminat isteminin 5271 sayılı CMK'nın 141.-144. maddeleri hükümlerine göre incelenip karara bağlanacağı gözetilerek, 5271 sayılı CMK'nın 142/7. maddesi gereğince davacı ve vekili ile davalı temsilcisi duruşmadan haberdar edilerek, Cumhuriyet savcısının da katılımıyla duruşma yapılarak karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,3- 06.06.2014 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığına yazılmaması, “Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” olan dava adının ise “suç” olarak yazılması ayrıca gerekçeli karar başlığında “suç tarihi” ibaresine yer verilmesi,Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 20.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.