Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 676 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 567 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/02/2011NUMARASI : 2011/9-2011/49 Taraflar arasındaki “ Türk Patent Enstitüsü,Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen reddine dair verilen 18.09.2008 gün ve 2007/261 E., 2008/184 sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 09.11.2010 gün ve 2009/768.,2010/11507 sayılı ilamı ile;( “…Davacı vekili, müvekkilinin yıllardır kullandığı uygulama alanında bilinen ve tanınan bir marka haline gelen VERİDİSK + Şekil ibareli 26/10/2005 gün ve 2005/46355 kod sayılı 9/1-43 ve 42/1-5. sınıf emtialar içeren marka tescil başvurusunun markalar dairesi tarafından ihdas edilen karar ile 556 sayılı KHK’nın 7. maddesinin a ve c bendi hükümleri mesnet alınarak işaretin kapsamındaki ürün ve hizmetler için ayırt edici olmaması ve tasviri nitelikte olması gerekçe gösterilerek reddedildiğini, ret kararının kaldırılması arzusuyla gerçekleştirilen itirazın nihai olarak YİDK’nın 2007/6042 sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa ki anılan işaretin ayırt ediciliği bulunduğu gibi,tasviri nitelikte de olmadığını, kaldı ki uzun yıllardır kullanılması sebebiyle 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesi uyarınca tescil başvurusunun reddi kararının hukuka uygun bulunmadığını ifade ederek, ret kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı TPE vekili; başvuru konusu işaretin ayırt ediciliğinin bulunmadığı gibi, başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetler yönünden tasviri nitelikte de olduğunu, zira veri ve disk ibarelerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuş başvuru konusu işaretin başvuru kapsamındaki mal ve hizmetleri tanımladığını ifade ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, dosya kapsamına ve toplanan delillere göre başvuru konusu VERİDİSK + Şekil ibareli işaretin 9. sınıfın 5. alt grubundaki bilgisayar parçaları ile 9. sınıfın 6. alt grubundaki manyetik ve optik kayıt taşıyıcılar, kasetler, diskler, disketler ve CD’ler için malların cinsini ve vasfını gösterdiği, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 7/c maddesi uyarınca ticaret alanında herkesin kullanımına açık işaretlerden sayılacağı, bu ürünler yönünden somut ayırt ediciliğinin de bulunmadığı anlaşıldığından YİDK Kararının bu yönden hukuka uygun bulunduğu, davacı vekili tarafından ibraz edilen kullanım ile ayırt ediciliğin ispatına yönelik 3 adet derginin başvuru tarihinden sonraki tarihi taşıdığı, kaldı ki; nazara alınabilir nitelikte kabul edilseler bile anılan işaretin mutlak ret nedeninden etkilenmeksizin tescile olanak sağlayacak düzeyde bir kullanıma işaret etmedikleri ve tescil için yetersiz bulundukları, zira kullanım ile ayırt edicilik vakıasının gerçekleştiğinin kabul edilebilmesi için anılan işaretin ilgili tüm çevrede ve tüm Türkiye çapında davacıya ait olduğunun hiç tereddüde düşmeksizin hemen anlaşılabilecek seviyede bir bilinirliği barındırmasının gerektiği, oysa sunulan belgelerle bunun sağlandığının kabul edilemeyeceği, diğer yandan 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesinde kullanım ile ayırt ediciliğin tescil tarihinden önce kazanılmış olmasının gerektiği biçimindeki ifadenin anılan hükmün mehazı olan AB89/104 sayılı yönergenin 3.3. maddesindeki gibi tescil başvurusu tarihinden önce kullanılma şeklinde anlaşılmasının icabettiği, 556 sayılı KHK’da marka korumasının kullanım ile ayırt ediciliğin gerçekleştiği tarihe çekilebileceği biçiminde bir hükmü bulunmaması sebebiyle, itirazın incelendiği YİDK kararının tesis edildiği tarihe kadar olan kullanıma ilişkin belgelerin nazara alınması gerektiği biçimindeki bir yargının da hukuka uygun düşmeyeceği anlaşıldığından, anılan ürünler yönünden tesis olunan YİDK kararının hukuka uygun bulunduğu, buna karşın, başvuru konusu işaretin 9/5 ve 9/6. sınıfta yazılı anılan ürün ve hizmetler dışındaki başvuru konusu ürün ve hizmetlerin hem simgesel ve hem de işletmesel kökenini ifadeye soyut olarak elverişli olması, alıcı veya yararlanıcı tanımasa da belirtilen mal ve hizmetleri başvuru sahibine bağlaması ve ona ait olduğunu anlatmaya yeterli bulması, bu bağlamda mal ve hizmetlerin kaynağını gösterebilmesi sebebiyle ayırt ediciliği haiz olması; başvuru kapsamındaki mal ve hizmetleri ferdileştirmesi ve bunları mal ve hizmetlerin alıcı ve yararlanıcıları için piyasada teşhis edilebilir hale getirmeye elverişli bulunması, piyasa şeffaflığını sağlama fonksiyonu bağlamında yararlanıcılar ile marka sahibi işletme arasına iletişimi sağlaması, bu meyanda bu işaretin davacı işletmenin mal ve hizmetlerini kolayca üçüncü kişilere sunması ve satmasına, mal ve hizmetlerden yararlanıcıların da mal ve hizmetlerin menşei, vasfı ve imajı hakkında bilgilenmesine ve neticeten somut olarak da ayırt edicilik taşımasına göre, tesis olunan ret kararının anılan emtialar bakımından hukuka uygun bulunmadığı gerekçesiyle,davanın kısmen kabulüne,TPE YİDK 2007/M-6042 sayılı kararın 9. sınıfın 5. alt grubundaki bilgisayar parçaları ile 9. sınıfın 6. alt grubundaki manyetik ve optik kayıt taşıyıcılar, kasetler, diskler, disketler ve CD’ler dışında kalan ürün ve hizmetler yönünden iptaline, 9. sınıfın 5. alt grubundaki bilgisayar parçaları ile 9. sınıfın 6. alt grubundaki manyetik ve optik kayıt taşıyıcılar, kasetler, diskler, disketler ve CD’ler yönünden iptal isteminin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava, davacı tarafın marka tescil talebinin 556 ssayılı KHK.'nin 7 nci maddesinin (a) ve (c) bentleri uyarınca kabul edilmediği ve itirazının da YİDK.'nca reddedildiği iddiasına dayalı, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.Davacının, 27.10.2005 tarihinde yaptığı marka tescil başvurusunun Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedilmesi üzerine YİDK nezdinde yaptığı itirazında 556 Sayılı KHK’nun 7/son maddesine de dayanmış, YİDK, 07.12.2006 tarihinde itirazı reddetmiştir.Başvuru tarihi itibariyle ve halen yürürlükte olan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 7/son ve 42/son fıkrasına göre, “bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise 7 nci maddenin (a), (c), (d) bentlerine göre tescili hükümsüz sayılamaz”. Anılan madde metnine göre, kullanmakla ayırt edicilik kazanmanın belirlenmesinde esas alınacak tarih, TPE.'ne marka tescili için yapılan başvuru tarihi değil, markanın “tescil tarihi”dir. Marka başvurusunun ardından yapılacak ilan ve itiraz için öngörülen süre sonrasında, ilgilerin başvuruya karşı itirazı halinde en son YİDK tarafından verilecek karar ile markanın tescili aşamasına gelindiği gözetildiğinde, tescili istenen markanın kullanmakla ayırt edicilik kazandığı iddiasının, YİDK tarafından karar verildiği tarih itibariyle incelenmesi gerekmektedir. Dairemizin 2007/5368 Esas, 2008/13792 Karar; 2007/9456 Esas, 2008/7659 Karar; 2007/9509 Esas, 2009/4703 Karar sayılı ilamları bu yöndedir.Oysa, 7/son maddesine dayalı itiraz, mahkemece, "556 sayılı KHK’nın 7/son maddesinde kullanım ile ayırt ediciliğin tescil tarihinden önce kazanılmış olmasının gerektiği biçimindeki ifadenin anılan hükmün mehazı olan AB89/104 sayılı yönergenin 3.3. maddesindeki gibi tescil başvurusu tarihinden önce kullanılma şeklinde anlaşılmasının icabettiği, 556 sayılı KHK’da marka korumasının kullanım ile ayırt ediciliğin gerçekleştiği tarihe çekilebileceği biçiminde bir hükmü bulunmaması sebebiyle, itirazın incelendiği YİDK kararının tesis edildiği tarihe kadar olan kullanıma ilişkin belgelerin nazara alınması gerektiği biçimindeki bir yargının da hukuka uygun düşmeyeceği,davacı vekili tarafından ibraz edilen kullanım ile ayırt ediciliğin ispatına yönelik 3 adet derginin başvuru tarihinden sonraki tarihi taşıdığı" gerekçesiyle, davacının marka tescil başvurusu tarihi itibarıyla değerlendirilmiştir. Mahkemenin açıklama gerekçesi yerinde değilse de başvuru tarihi ile YİDK karar tarihi arasındaki döneme ilişkin davacı delillerinin nazara alınabilir nitelikte kabul edilmesi yaklaşımına göre de değerlendirme yapan mahkeme, anılan işaretin mutlak ret nedeninden etkilenmeksizin tescile olanak sağlayacak düzeyde bir kullanıma işaret etmedikleri ve tescil için yetersiz bulundukları, zira kullanım ile ayırt edicilik vakıasının gerçekleştiğinin kabul edilebilmesi için anılan işaretin ilgili tüm çevrede ve tüm Türkiye çapında davacıya ait olduğunun hiç tereddüde düşmeksizin hemen anlaşılabilecek seviyede bir bilinirliği barındırmasının gerektiği, sunulan belgelerle bunun sağlandığının kabul edilemeyeceği sonucuna varmış olup, bu sonuç dosya kapsamına uygun düşmüştür.Bu açıklamalara ve dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.3- Başvuru konusu VERİDİSK + Şekil ibareli işaretin, 9. sınıfın 5. alt grubundaki bilgisayar parçaları bakımından malların cinsini ve vasfını gösterdiği, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 7/c maddesi uyarınca ticaret alanında herkesin kullanımına açık işaretlerden sayılacağı, bu ürünler yönünden somut ayırt ediciliğinin de bulunmadığı gerekçesi ile YİDK kararı mahkemece yerinde bulunduğu halde, 42.02 alt grupta yer alan "Bilgisayar Hizmetleri " bakımından kararda yazılı gerekçelerle aksi sonuca varılması doğru görülmediğinden, hükmün bu nedenle davalı TPE yararına bozulması gerekmiştir.”)gerekçesiyle yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm,davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm davalı yararına bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.İptali istenen; marka tescil başvurusunda bulunulan işaretin, 556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7/1.a ve c bentleri hükmü gereğince ayırdediciliğinin bulunmadığı, mal ve hizmetlerin cins ve vasfını münhasıran ve esas unsur olarak belirttiği gerekçesi ile reddi kararıdır.Yerel Mahkemece, başvuru konusu veridisk + şekil ibareli işaretin 9. sınıfın 5. alt grubundaki bilgisayar parçaları ile 9. sınıfın 6. alt grubundaki manyetik ve optik kayıt taşıyıcılar, kasetler, diskler, disketler ve CD’ler için malların cinsini ve vasfını gösterdiği, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 7/c maddesi uyarınca ticaret alanında herkesin kullanımına açık işaretlerden sayılacağı, bu ürünler yönünden somut ayırt ediciliğinin de bulunmadığı, anılan ürün ve hizmetler dışındaki başvuru konusu ürün ve hizmetler yönünden somut ayırt edicilik taşımasına göre, TPE’nin YİDK.’u kararının 9. sınıfın 5. alt grubundaki bilgisayar parçaları ile 9. sınıfın 6. alt grubundaki manyetik ve optik kayıt taşıyıcılar, kasetler, diskler, disketler ve CD’ler dışında kalan ürün ve hizmetler yönünden iptaline, 9.sınıfın 5. alt grubundaki bilgisayar parçaları ile 9. sınıfın 6. alt grubundaki manyetik ve optik kayıt taşıyıcılar, kasetler, diskler, disketler ve CD’ler yönünden iptal isteminin reddine karar verilmiştir.Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Daire'ce, başvuru konusu işaretin, 9. sınıfın 5. alt grubundaki bilgisayar parçaları bakımından malların cinsini ve vasfını gösterdiği, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 7/c maddesi uyarınca ticaret alanında herkesin kullanımına açık işaretlerden sayılacağı, bu ürünler yönünden somut ayırt ediciliğinin de bulunmadığı gerekçesi ile YİDK kararı mahkemece yerinde bulunduğu halde, 42.02 alt grupta yer alan "Bilgisayar Hizmetleri " bakımından kararda yazılı gerekçelerle aksi sonuca varılması doğru görülmediğine işaretle davalı TPE yararına bozulmuştur.Yerel mahkemece, önceki hükümde direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu'nun önüne gelen uyuşmazlık; Davacının marka tescil başvurusunda bulunduğu “veridisk+şekil” ibaresinin 9.05 alt grupta yer alan “bilgisayar parçaları” için malların vasıf ve cinsini belirttiğinin kabulü karşısında talep edilen 42.02 alt grupta yer alan “bilgisayar hizmetleri” yönünden de vasıf ve cinsini bildirip bildirmediği, buradan varılacak sonuca göre bu sınıflar için de marka olarak tescil edilip edilemeyeceği; ayrıca mahkeme kararının, konuya ilişkin usul hükümlerine uygun biçimde gerekçe taşıyıp taşımadığı, noktalarında toplanmaktadır.Öncelikle konuya ilişkin kavram ve yasal düzenlemelere değinilmesinde yarar bulunmaktadır:556 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK)’nin 5. maddesinde tanımlanan marka; bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir. Ancak, anılan Kararname'nin “Marka Tescilinde Red İçin Mutlak Nedenler” başlıklı 7/1 .a bendinde; 5 inci madde kapsamına girmeyen işaretler ve c bendi gereğince, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretlerin tescil edilemeyeceği hükme bağlanmıştır.Somut olayda; veridisk+şekilden ibaret işaretin 9 ve 42. mal ve hizmet sınıfları için marka olarak tescili istenmiştir.“Veri” ibaresi, bir araştırmanın bir tartışmanın, bir muhakemenin temeli olan ana öğe, muta, done; bir sanat eseri veya bir edebi esere temel olan ana ilkeler; bir problemde bilinen, belirtilmiş olan anlatımlardan bilinmeyeni bulmaya yarayan şey; olgu kavram veya komutların iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimli gösterimi, anlamlarına gelmektedir.“Disk” ibaresinin anlamları ise; disk atmada kullanılan genellikle metal çember ile çevrelenmiş tahta ağırşak; gramofon plağı; omurları birleştiren ana madde; ince ve çapı oldukça büyük teker şeklinde parça, olarak sıralanmıştır.Birleşik olarak “veridisk” ibaresinin herhangi bir anlamına rastlanmamıştır.(TDK,Türkçe Sözlük, Ankara ,2005,10.bası) 42.sınıfın 2. alt grubunda yer alan bilgisayar hizmetleri; “Bilgisayar programcılığı hizmetleri, bilgisayar yazılımlarının tasarımı hizmetleri, bilgisayar yazılımlarının bakımı hizmetleri, bilgisayar yazılımlarının güncelleştirilmesi hizmetleri, bilgisayar donanımları alanlarında danışmanlık hizmetleri, bilgisayar veri tabanı oluşturma hizmetleri, bilgisayar verilerinin kurtarılması hizmetleri, bilgisayar verilerinin düzetilmesi hizmetleri, bilgisayar sistem analizi hizmetleri, bilgisayar danışmanlık hizmetleri, bilgisayar kiralanması hizmetleri, bilgisayar yazılımlarının kiralanması hizmetleri, bilgisayar programlarının çoğaltılması hizmetleri, bilgisayar yazılımlarının tesisi hizmetleri...” olup marka olarak tescili istenilen işarette yer alan “veridisk” ibaresi tescili istenilen bilgisayar hizmetlerinin cins ve vasfını münhasıran içermektedir. Bir mal veya hizmetin cinsini veya vasfını gösteren işaretlerin bir kişinin inhisarına bırakılmasını önlemek amacıyla konulan 556 sayılı K.H.K.nın 7/c maddesi gözönüne alındığında başvuru konusu “veridisk +şekil “ den oluşan işaretin 42.sınıfın 2.alt grubu olan bilgisayar hizmetleri yönünden de marka olarak tescili mümkün değildir.Öte yandan, mahkeme kararlarının niteliği ile hangi hususları kapsayacağına ilişkin yasal düzenlemeler de irdelenmelidir:1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388.maddesinde:” Karar aşağıdaki hususları kapsar:1. Kararı veren mahkeme ile hakim veya hakimlerin ve tutanak katibinin ad ve soyadları ve sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın hangi sıfatla verildiği,2. Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,3. İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep,4. Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi,5. Kararın verildiği tarih ve hakim veya hakimlerin ve tutanak katibinin imzaları,Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”hükmü yer almaktadır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297.maddesinde de:“ (1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”Düzenlemesi getirilmiştir.Hemen belirtmelidir ki, hükümler davayı esastan halleden ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardır (6100 Sayılı HMK m.294).Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Hakim, hükmün gerekçesini hazırlarken içtihat ve bilimsel görüşlerden yararlanabilir..Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bulmalı ve hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve nedenlerini gerekçede açıklamalıdır. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar (Kuru Baki, Arslan Ramazan,Yılmaz Ejder,Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara 2011,22.Bası, s:472).Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince:Somut olayda, mahkemece direnme kararının gerekçe kısmında marka olarak tescili istenilen işaret ve emsal olarak alınan dava dışı markalar şekil olarak değişik boyutlarda gösterilmiştir. Hüküm kısmında ise bu duruma uygun bir fıkra bulunmamaktadır.Mahkemece, gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere kararın ekinde yer verebilirse de hükmün gerekçe kısmında, yukarıda anılan yasal düzenlemelere uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüte neden olunmasına yol açabilecektir.Bu nedenle, Hukuk Genel Kurulu’nca da açıklanan ilave gerekçelerle benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 02.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.