MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 20/01/2011NUMARASI : 2010/708-2011/11Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 03.07.2008 gün ve 2006/446 E., 2008/331 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 21.12.2009 gün ve 2008/7520 E., 2009/6961 K. sayılı ilamı ile;(“...Dava, davalı Botaş A.Ş.ye imal edilip teslim edilen çelik boru bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin red kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, Konya- Isparta doğalgaz boru hattı yapım işinin dava dışı Ç..firmasınca üstlenildiğini, çelik boruların davacıdan alındığını, Ç..’nun hakediş alacaklarını temlik ettiğini ve kendilerine Botaş A.Ş. tarafından ödemeler yapıldığını, güzergâh değişimi nedeniyle, 18.01.2005 tarihinde Botaş’ın boru talebinde bulunduğunu, 11.054,81 metre çelik borunun teslim edildiğini 10.000 metre boru bedelinin ödendiğini, 1.054,81 metre boru bedelinden dolayı alacaklı olduklarını, bu boruların Botaş tarafından kullanıldığını belirterek alacak talebinde bulunmuşlar, davalı 10.000 metre boru talebinde bulunulduğunu bedelinin ödendiğini borçlu olmadıklarını savunmuşlar, mahkeme red kararı vermiştir.Davacının, davalı Botaş’ın talebi üzerine 10.000 metre boruyu teslim ettiği ve bedelini aldığı hususu tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık konusu, 1.054,81 metre borunun Botaş’a teslim edilip edilmediği hususundadır. Dava konusu iş, dava dışı Ç.. Şirketinin yükleniminde olup davacı ile dava dışı Ç.. ve 10.000.00 metre borunun siparişi teslimi ve bedelinin tahsili nedeniyle Botaş arasında eser sözleşmesi gerçekleşmiştir. Davacı, sipariş edilen miktardan fazla teslim ettiğini ve bunların Botaş tarafından kullanıldığını iddia etmektedir.Botaş’ın 18.01.2005 tarihli yazısında sipariş ve taahhüt edilen miktar dışında teslim edilen çelik boruların, davalı işyerinde kullanıldığı yapılan inceleme ile anlaşılmaktadır. Bu boru bedellerinin ödendiğini kanıtlama yükümlülüğü davalıdadır. Boru bedellerinin dava dışı yüklenici Ç.. şirketine ödenip ödenmediğinin araştırılması, ödenmiş ise şimdiki gibi red kararı verilmesi, ödenmemiş ise, BK’nın 413 vd. maddesi hükümlerine göre, vekâletsiz işgörme nedeniyle fazla imalâttan davacının hak ettiği bedelin hesap ettirilerek davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmadan eksik araştırma ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması uygun görülmüştür.”)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davacılar vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, alacak istemine ilişkindir.Yerel mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuştur.Mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü davacılar vekili temyize getirmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı iş sahibi tarafından davacılara bildirilen ve dava dışı yüklenici adına 10 km bedeli olan (KDV dahil) 3.363.000,00 ABD doları ödeneceği garantisini içeren 18.01.2004 tarihli ve 1402 sayılı yazı kapsamına göre; davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin ne olduğu; bu yazı nedeniyle davalı tarafından davacı tarafa bedeli ödenmiş olan boruların dışında kalan ve dava dışı yükleniciye teslim edildiği iddia edilen 1.054,81 metrelik boru bedelinin de, davacı tedarikçiler tarafından, vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde, davalıdan talep edilip edilemeyeceği, noktasında toplanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak, öncelikle “vekaletsiz iş görme” hükümlerinin irdelenmesinde yarar vardır.Bir kişinin başkasının işini görebilmesi için, o kişinin kural olarak kendisine vekalet vermiş olması gerekir. Eğer vekaleti olmadan bir başkası hesabına bir iş görülürse buna vekaletsiz iş görme veya vekaleti olmadan iş görme denilir (Aydın Zevkliler- Emri Gökyayla, Özel Borç İlişkileri, 11. Baskı, Ankara 2010, s. 509).818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK.) 14. Babında yer alan “Vekaleti Olmadan Başkası Hesabına Tasarruf” başlıklı 410. maddesinde:“Vekaleti olmaksızın başkasının hesabına tasarrufta bulunan kimse, o işi sahibinin menfaatine ve tahmin olunan maksadına göre yapmaya mecburdur.”hükmü yer almaktadır.Vekaletsiz iş görmeyi düzenleyen bu maddeye göre, kendisinden bir vekalet almış olmaksızın bir başkasının işini yöneten kimse, giriştiği işi diğerinin yararına ve tahmin olunan amacına göre yapmaya mecburdur. Vekaletsiz iş görmenin unsurları; iş görme, işin başkasına ait olması, vekaletin bulunmaması ve iş görme iradesinin varlığıdır.İş görmek, insanın herhangi bir ihtiyacını karşılamak üzere hukuk düzeni içinde yapılabilen her çeşit iş görme veya yönetmedir. Bunun için iş sahibinin yetki vermesi söz konusu değildir. Genel olarak iş sahibinin yararları kapsamına giren işlerin görülmüş olması bu tarifin içine girer. Buna karşılık işin niteliği, bir yetkinin varlığını gerektiren işlerde bir başkasının hesabına iş görme söz konusu olamaz. Örneğin, mahkeme ve icra dairelerinde bir başkası hesabına iş görebilmek için kesinlikle bir vekalete ihtiyaç vardır. Yine anonim şirketlerde şirket paydaşına ait rey hakkının bir başka paydaş tarafından kullanılabilmesi ancak bu konuda yetki verilmiş olmasına bağlıdır.Bu nedenle şirket paydaşının reyini, diğer paydaştan yetki almaksızın kullanması halinde vekaletsiz iş görme, söz konusu değildir (Senai Olgaç, Kazai ve İ lmi İçtihatlarla Türk Borçlar Kanunu ve İlgili Özel Kanunlar, Aktin Muhtelif Nevileri, C. III, Ankara 1969, s. 219- 221).Vekaletsiz iş görmenin diğer ögelerinden biri de yapılan işin başkasına ait olmasıdır. Bu öge, iş görenin yaptığı iş ile başkasının hukuki çerçevesine müdahalede bulunduğunu ifade eder.Diğer taraftan, vekaletsiz iş görmeden söz edilebilmesi için, iş görenin bu işi yapmaya mezun bulunmaması da gerekir. Nitekim 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 410. maddesinde mevcut olan “vekaleti olmaksızın” tabiri de bunu ifade eder (Cevdet Yavuz, Borçlar Hukuku Dersleri (Özel Hükümler), Yenilenmiş 8. Bası, İstanbul 2010, s. 563 vd.).Bu nedenle vekaletsiz iş görmenin sözkonusu olabilmesi için, başkasına ait işin vekalet olmaksızın yapılması gerekir. Vekaleti olmama, hiç temsil yetkisi verilmemiş olması anlamına geldiği gibi; verilen talimat ya da temsil yetkisinin aşılmış olması da vekaleti olmama kavramı içinde yer alır.Vekaletsiz iş görmenin son unsuru, başkasının işini görme unsurudur. İş görenin başkası menfaatine hareket iradesini taşıması veya işin başkasına ait olduğunu bilerek faaliyette bulunması şart değildir. Onun genel olarak bir iş görme iradesine sahip olması, yani iradesinin işin fiili sonucuna yönelmiş olması yeterlidir (Zevkliler- Gökyayla, a.g.e., s. 510).Vekaletsiz iş görme ile iki taraf arasında oluşan hukuki ilişki, taraflara bazı haklar sağlamakta, aynı zamanda bazı borçlar yüklemektedir. Vekaletsiz iş görmede iş gören, iş sahibinin menfaatine ve tahmin olunan maksadına uygun olarak hareket etmekle yükümlüdür. İş gören her türlü ihmal ve dikkatsizlikten sorumludur. İş sahibi de, iş görenin yaptığı tüm zorunlu ve faydalı masrafları ödemekle yükümlüdür.Açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesine gelince:Davalı Botaş’ın 18.01.2005 tarihli yazısında sipariş ve taahhüt edilen miktar dışında teslim edilen 1.054,81 çelik borunun, davalı işyerinde kullanıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, söz konusu boru bedelinden davalının vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde sorumlu olup olmadığı noktasındadır.Yukarıda da açıklandığı üzere, taraflar arasında vekalet ilişkisinin bulunmadığı, iş görme unsurunun davalının iş yerinde davacıların tedarik ettikleri boruların kullanılması şeklinde gerçekleştiği, yapılan işin davalıya ait olduğu ve davacıların iş görme iradeleri de bulunduğu sabit olmasına göre, somut olayın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.Şu hale göre, davacılar, sebepsiz zenginleşme veya vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde alacaklarını talep edebilirler. Borçlunun bir başkasına ödeme yapması davacıları bağlamaz.Bu nedenle de, boru bedellerinin dava dışı yüklenici Çolakoğlu şirketine ödenip ödenmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.O halde, bozma ilamının son paragrafındaki “Boru bedellerinin dava dışı yüklenici Ç.. şirketine ödenip ödenmediğinin araştırılması, ödenmiş ise şimdiki gibi red kararı verilmesi” cümlesi bozma ilamından çıkartılmalıdır.Mahkemece, vekâletsiz işgörme nedeniyle fazla imalâttan davacının hak ettiği bedelin hesap ettirilerek davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmadan eksik araştırma ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.Bu değişik nedenlerle direnme kararının bozulması gerekir.S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, Özel Daire bozma ilamının son paragrafındaki “Boru bedellerinin dava dışı yüklenici Ç.. şirketine ödenip ödenmediğinin araştırılması, ödenmiş ise şimdiki gibi red kararı verilmesi” ibaresinin bozma ilamından çıkartılmasına; direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,02.11.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
DAVANIN İHBARI • İHBAR OLUNANIN HAK VE YETKİLERİ • DAVADA TARAF SIFATI
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapıları yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen", hükmün süresi içinde davalı vekili ve ihbar olunan A. İnş. Taah. San. Tic. Ltd.Şti vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-KARAR
eksik harcın yatırılması için önce normal bir süre verilmesi zorunlu olmayıp, mahkemece doğrudan kesin mehil verilebilir. Ne var ki, verilen kesin mehil makul bir süreyi kapsamalıdır.
(...Kadastro sırasında dava konusu 136 ada 2 ve 6 ile 139 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar davalı C.. G.., 139 ada 6 parsel sayılı taşınmaz eşit paylarla davalı C.. G.. ve dava dışı Z. Y., 136 ada 3 ve 128 ada 1 parsel sayılı taşınmaz davalı M.. G.., 136 ada 4 parsel sayılı taşınmaz davalı H. G., 136
Taşkın haciz - yatırılan paranın tüm borcu karşılayıp karşılamadığı bilirkişi raporuyla tespit edilmeli
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi A.. Ö.. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?