3Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4.Hukuk Dairesince;“DAVA: Dava dilekçesinde, davacının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ,,,,,,,,,,,,sas sayılı dava dosyasında 3 yıldır tutuklu olarak yargılandığı; tahliye istemlerinin mahkeme başkanının aksi oyuna rağmen haksız olarak reddedildiği; tutukluluğun devamı kararlarının gerekçesiz, kasıtlı, Yasa'nın açık hükmüne aykırı olduğu; aynı durumdaki bazı sanıkların sağlık gerekçeleriyle tahliye edildiği;ağır kasıt ile görevin ihmal edildiği ileri sürülerek; ayrı ayrı 3.000,00'er-TL manevi tazminata hükmedilmesi talep ve dava olunmuştur.CEVAP: Cevap dilekçesinde, davanın dinlenilebilir olmadığı ve hukuki sorumluluk koşullarının da bulunmadığı savunulmuştur.GEREKÇE : Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak manevi tazminat istemine ilişkindir.Dairemizin 20/09/2011 gün ve 2011/27-96 sayılı kararı ile, istemin CMK'nun 141-144. maddeleri kapsamında bulunduğu ve ağır ceza mahkemesinin görevli bulunduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; temyiz istemi üzerine, Hukuk Genel Kurulu'nun 07/11/2012 gün ve 2012/4-14; 750 sayılı kararı ile; bozma hükmü oluşturularak dosya dairemize iade olunmuştur.Bozma ilamına uyulmuştur."Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair" 6110 sayılı Yasa 14/02/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girmiştir. 6110 sayılı Yasa'nın 12. maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'na 93/A maddesi eklenmiştir. Maddedeki düzenlemeye göre:Hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle:a)Ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir.b)Kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hakim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamaz.Devlet aleyhine açılacak tazminat davası ancak dava konusu işlem, faaliyet veya kararın dayanağı olan;a)Soruşturma sonucunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya kamu davası açılmış ise kovuşturma sonucunda verilen hükmün,b)Dava sonunda verilen hükmün, kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabilir.Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya hükmün kesinleşmesinden önce, hakim veya savcının söz konusu işlem, faaliyet veya kararıyla ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanmaktan mahkumiyeti halinde ise tazminat davası bu hükmün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılabilir.Yine yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 46. maddesinde; hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği biçiminde düzenleme yapılmıştır.Dava konusu, ceza yargılaması sırasında yapılan işleme ilişkindir. Açılan ceza davası ise, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008/209 esas sayılı dosyasında derdest bulunmaktadır. 6110 sayılı Yasa ile değişik 2802 sayılı Yasa'nın 93/A maddesi uyarınca; ancak, asıl dava sonucunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tazminat davası açılabilir. Şu durumda, davacının istemi dinlenilebilir bulunmamakta olup; dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmelidir.HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-Dava şartı gerçekleşmediğinden davanın usulden REDDİNE2-Maktu 24,30.-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 89,10.-TL düşümü ile kalan 64,80.-TL'nin istek halinde davacıya iadesine,3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 2.640,00.-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,”Dair oybirliği ile verilen 08.10.2013 gün ve 2013/38-73 sayılı karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIDavacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:Dava, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 573.maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece (Dairece); “dava konusu, ceza yargılaması sırasında yapılan işleme ilişkindir. Açılan ceza davası ise, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2008/209 esas sayılı dosyasında derdest bulunmaktadır. 6110 sayılı Yasa ile değişik 2802 sayılı Yasa'nın 93/A maddesi uyarınca; ancak, asıl dava sonucunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tazminat davası açılabilir” gerekçesi ile “ dava şartı gerçekleşmediğinden dava usulden reddine” karar verilmiş, verilen kararı davacı vekili temyiz etmiştir.01.08.2011 tarihinde açılan tazminat davasının muhakemesi aşamasında, "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair" 6110 sayılı Yasa kabul edilmiş ve 14/02/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girmiştir. 6110 sayılı Yasa'nın 12. maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'na 93/A maddesi eklenmiştir. Bu madde de:Hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle:a)Ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir.b)Kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hakim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamaz.Devlet aleyhine açılacak tazminat davası ancak dava konusu işlem, faaliyet veya kararın dayanağı olan;a)Soruşturma sonucunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın veya kamu davası açılmış ise kovuşturma sonucunda verilen hükmün,b)Dava sonunda verilen hükmün, kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabilir.Düzenlemesi getirilmiştir.Bu düzenlemenin 2. fıkrasının (b) bendindeki “kesinleştiği tarihten itibaren” ifadesinin HMK 114/2 maddesinde işaret edilen dava şartlarında biri olduğu tartışmasızdır. Ne var ki 21.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu Ve Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 19. maddesi ile 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 93/A maddesi yürürlükten kaldırılmış, böylelikle Devlet aleyhine açılacak tazminat davasının ancak dava konusu işlem, faaliyet veya kararın dayanağı olan dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra açılabileceği şartı kaldırılmıştır.Davanın açıldığı sırada dava şartı olarak kanunda yer almayan ancak muhakeme sırasında getirilen dava şartının, yine hüküm kesinleşmeden kaldırılması karşısında mahkemece (Dairece) işin esası hakkında inceleme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.Mevcut bu durum karşısında; Mahkeme’nin “dava şartı yokluğundan dolayı davanın reddine” dair kararının yasa değişikliğinden kaynaklanan bu usulü neden ve gerekçelerle bozulması gerekmiştir.S O N U Ç: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın; yukarıda açıklanan nedenle dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz istemlerinin şimdilik incelemesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.