Taraflar arasındaki ““İcra Memurunun İşlemini Şikayet ”” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manisa 1. İcra Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16/10/2007 gün ve 517-562 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 25/02/2008 gün ve 606-3387 sayılı ilamı ile; (……İİK'nun 179/b maddesinde (Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı kanun'a göre yapılan takiplerde dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur...) düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı maddenin 3.bendinde ise (206'ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir) biçiminde öngörülen istisna hükmü esas alındığında, İİK'nun 206/1.maddesinde yazılı olan (işçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki 1 yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedenleriyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları) bakımından haciz yolu ile takip yapılmasının mümkün olduğu sonucuna varılmalıdır. İİK'nun 206.maddesinde yazılı bulunan "iflasın açılmasından önceki bir yıl" ifadesiyle belirlenen sürenin; iflasın ertelenmesinde "erteleme kararının verildiği tarihten önceki bir yıl" olarak kabulü gerekir. Yukarıdaki ilkeleri vurgulayan mahkemenin gerekçesi yasaya uygundur. Ancak, İİK'nun 206/1.maddesinde öngörülen (alacağın tahakkuk tarihi) icra mahkemesince tespit edildiği üzere 28.10.2005 olup, iflasın ertelemesi tarihinden önceki bir yıldan daha öncedir. Bu durumda, alacaklı söz konusu istisnadan yararlanma hakkına sahip bulunmadığından mahkemece istemin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN : Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Bozma kararının 5. paragrafının 2. cümlesinde ““Bu durumda, alacaklı söz konusu istisnadan yararlanma hakkına sahip bulunmadığından mahkemece istemin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.”” denmesi gerekirken, sehven ““Bu durumda, alacaklı söz konusu istisnadan yararlanma hakkına sahip bulunmadığından mahkemece istemin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.”” ifadesine yer verildiği anlaşıldığından, Özel Dairenin bozma ilamındaki bu ibarenin çıkarılarak, yerine; ““Bu durumda, alacaklı söz konusu istisnadan yararlanma hakkına sahip bulunmadığından mahkemece istemin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.”” cümlesinin eklenmesine karar verilmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 05/11/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.