Davacı, davalılardan işveren nezdinde 1.8.2005 tarihinden iş kazası geçirdiği 8.10.2005 tarihleri arasında çalışmış olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.KARARDava 01.08.2005 ile 08.10.2005 tarihleri arasında davalıya ait inşaat işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmaların tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının 08.11.2006 tarihine kadar elektrik teknisyenleri oda kaydının bulunduğu, 20.02.2005 tarihinde başlayan vergi kaydının 11.10.2005 tarihli vekilinin başvurusu üzerine 30.09.2005 tarihi itibarıyla sona erdiğinden bahisle davacının kendi nam ve hesabına çalıştığı davalı işyerinde hizmet akdine dayalı bir çalışmasının bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.Davacının davalıya ait inşaatta 08.10.2005 tarihide bir kaza geçirerek yaralandığı, davalı Kurum tarafından bu kazanın iş kazası kabul edilerek yardıma muhtaç % 100 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden davacıya gelir bağlandığı, davacının kendine ait elektrik tesisat işyerinin bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacının davalıya ait işyerinde 01.08.2005 ile 08.10.2005 tarihleri arasında geçen çalışmalarının hizmet akdine dayalı olup olmadığı, giderek davacının 506 Sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak kabulünün mümkün bulunup bulunmadığına ilişkindir.Mahkemece davacının kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının bulunduğundan bahisle istemin reddine karar verilmişse de bu sonuca eksik araştırmaya dayalı olarak varıldığı görülmektedir.Gerçekten her ne kadar davacının elektrik tesisatçılığı işinden dolayı vergi mükellefiyetinin kaza tarihinden sonra verilen beyanname ile geriye yönelik olarak 30.09.2005 tarihi itibarıyla sona erdirildiği anlaşılmakta ise de, dinlenen tanıklar davacının inşaat işyerinde elektrik tesisatçılığı dışında her türlü işi yaptığını, 2005 yılı Ağustos ayında dükkânını kapatarak davalıya ait şantiye de çalışmaya başladığını söylemişlerdir. Gerek tanık anlatımları gerekse, davacıyı işyerinde çalışırken gösteren resim, işyerine gelen hazır betonun teslimine dair irsaliye örnekleri dikkate alındığında davacının hizmet akdi ile çalışmadığının kabulü isabetli değildir. Önceden başlayan ve devam eden kendi nam ve hesabına çalışmanın varlığına gelince, davalı şirketin davacıya yaptığı işlere karşılık fatura mukabili ödeme yaptığına dair belge sunulmadığı gibi iş yerinden 2005 yılının Temmuz, Ağustos aylarında KDV tahakkukunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Eylül ayandaki KDV tahakkuku ile ilgili olarak bildirilen KDV tahakkukunun iş yerinin kapatılması nedeniyle mevcut malzemenin çıkışının yapılmasından kaynaklandığına, giderek Ağustos 2005’den sonra kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının bulunmadığına yönelik davacı savunması da araştırılmamıştır.Yapılacak iş davacı adına kayıtlı işyerinin vergi kayıtları, muhtasar beyannameleri getirtilmek, ödeme kaydedici cihazının bulunup bulunmadığı araştırılmak, ödeme kaydedici cihazı varsa Z raporlarını getirtmek, davacının kendi nam ve hesabına çalışmasının fiilen sona erdiği tarihi giderek vergi dairesine verilen 11.10.2005 tarihli terk formundaki terk tarihinin fiili durumla uyumlu olup olmadığını belirlemek ve sonucuna göre karar verilmekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.