MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL, TAZMİNATTaraflar arasında görülen ecrimisil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.Davacı, paydaşı olduğu 146 ada 31, 140 ada 54 ve 119 ada 77 parsel sayılı taşınmazları haksız yere davalının tasarruf ettiğini, yine babadan kalan bir kısım taşınmazları kadastro tespiti sırasında adına tespit ve tescil ettirmesi sebebi ile dava açtığı için tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, yapmış olduğu şikayet neticesinde davalının hakaret ve tehdit suçlarından cezalandırılmasına karar verildiğini, manevi yönden acı çektiğini ileri sürerek, 2005 yılından beri taşınmazların gelirinden yoksun kalması sebebi ile şimdilik 1.000.-TL ecrimisil ile 5.000.-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, keşif sırasında 77 nolu parsel bakımından tazminat talebinin bulunmadığını beyan etmiş, yargılama sırasında da dava dilekçesini ıslah ederek haksız işgal tazminatını 2.000.-TL'ye yükseltmiş, yine yargılama sırasında dava dışı paydaşlar da davaya müdahil olarak ecrimisil talebinde bulunmuşlardır.Davalı, iddiaların doğru olmadığını, iftira atıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; ecrimisile konu 140 ada 54 parsel sayılı taşınmazın 19.09.2006 tarihinde kadastro tespiti davalı veya komisyonda itirazlı yerlerin tesciline istinaden, 146 ada 31 parsel sayılı taşınmazın 06.06.2006 tarihinde 1/4'er pay olarak davacı ile müdahiller adına kayıtlı olduğu, öte yandan .... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 02.07.2009 tarihli, 2008/108 Esas, 2009/168 sayılı kararı ile davalı ...'in, davacıya karşı 2008 yılı içerisinde gerçekleştirdiği iddia edilen ölümle tehdit ve hakaret suçlarının sabit olması sebebi ile cezalandırılmasına ve hakkındaki hükmün Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 231. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, anılan kararın itiraz edilmeden 09.09.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, davacıya yönelik ölümle tehdit eylemi sebebi ile davalının mahkumiyetine karar verilerek hükmün kesinleştiği, tehdit sebebi ile davacının manevi dünyasının zarar gördüğü, elem ve ızdırap yaşadığı, öte yandan davacının paydaşı olduğu taşınmazları kullanmasına davalının engel olduğu gerekçesi ile davacının manevi tazminat talebi ile davacı ve dahili davacıların ecrimisil taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki, ceza dosyası kapsamı, tanık anlatımları, özellikle de; cep telefonu mesaj içerikleri dikkate alınarak, davalının ceza davasına konu eylemleri sebebi ile davacının kişilik hakkının ihlal edildiği belirlenmek suretiyle manevi tazminat isteğinin kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Ancak bilindiği üzere; gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi, gerekse 49. maddesi hükümlerine göre, hakimin manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, belirlenecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Hemen belirtmek gerekir ki; hakim takdir hakkını kullanırken manevi tazminatın tutarına etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Somut olaya gelince; mahkemece hüküm altına alınan manevi tutar miktarının belirlenmesin de etkili olan nedenlerin gerekçeli kararda gösterilmemiş olması doğru olmadığı gibi, yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir edilen 5.000,00 TL manevi tazminatın fazla olduğu da açıktır.Öte yandan, yine bilindiği üzere ecrimisil, kötüniyetli zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi haksız olarak alıkoyması nedeniyle hak sahibine ödemek zorunda kaldığı bir tür haksız fiil tazminatı niteliğindedir.Somut olayda; keşifte beyanları alınan mahalli bilirkişilerin; dava konusu taşınmazları her iki tarafında uzun süredir kullanmadıklarını, davacının kullanımına davalının engel olduğunu duymadıklarını beyan ettikleri, taşınmazların tasarruf edilmediğinin ziraat bilirkişi raporu ile de doğrulandığı, öte yandan davalının çekişme konusu yerleri tasarruf ettiği yönünde açık bir ikrarının bulunmadığı, davalının 28.09.2009 tarihli oturumundaki beyanlarının ise taraflar arasında halen yargılaması devam eden ve Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 25.03.2010 tarih, 2009/4192 Esas, 2010/1330 sayılı bozma ilamına konu yapılan taşınmazlara yönelik olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacı ve müdahillerin ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ecrimisil yönünden yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması da doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.