Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6486 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9499 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 25/12/2013NUMARASI : 2013/156-2013/302Taraflar arasındaki asıl ve karşı sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve karşı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Asıl davada davacı vekili, İstanbul 10. İcra Müdürlüğü'nün 2011/1340 esas sayılı dosyasında düzenlenen sıra cetvelinde davalıların ilk iki sırada, müvekkilinin 3, 4, 5 ve 6. sırada bulunduğunu, davalılarının alacağının muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalıların sıra cetvelinden çıkarılarak paranın müvekkilinin doyasına ödenmesini talep ve dava etmiştir.Asıl davada davalı-karşı davada davacı vekili, asıl davanın reddini istemiş, asıl davacının alacağının muvazalı olduğunu ileri sürerek asıl davacının sıra cetvelinden çıkarılmasını istemiştir.Asıl davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, dava konusu sıra cetvelinin İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesi'nce iptal edildiği, bu nedenle işbu davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Kararı, asıl davada davacı vekili temyiz etmiştir.Asıl ve karşı dava, sıra cetvelindeki alacağın esasına yönelik itiraz davasıdır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesi uyarınca bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra, "Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır." hükmü ile de nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.İİK'nın 142/1 maddesinde "Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir." hükmü düzenlenmiştir. Bu hükümde yer alan "alakadarlar" ifadesi, sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve dava sonucunda etkilenecek olan alacaklıları ifade eder. Bu hükümde belirtilen mahal mahkemesinin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK'nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Dairemizin 04.06.2013 tarih ve 3440 E., 3763 K. sayılı ve 15.09.2014 tarih ve 2019 E., 5643 K; 15.10.2014 tarih ve 1764 E., 6313 K. sayılı ilamları da bu yöndedir.Somut olayda, davacı ve davalı tacir ise de, davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi, uyuşmazlık asıl davacı-karşı davalı ve asıl davalı-karşı davacı ile borçlu arasındaki alacak ilişkisinin muvazaalı olup olmadığından kaynaklanmaktadır. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkeme (alacağın sıra cetveline göre düşen hissenin miktarına bakılmaksızın ) HMK'nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:738)6100 sayılı HMK'nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HUMK'nın 428/2. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak bozma nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça temyize gelmese dahi temyiz mahkemesince re'sen gözetilmelidir.6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.Bu durumda mahkemece, uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmadığı ve dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu gözetilerek; mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.