5. Daire 2013/8213 E. , 2014/6412 K.SERBEST AVUKATLIK, HAZİNE AVUKATI,AVUKATLIKTA GEÇEN SÜRELER, SERBEST AVUKATLIKTA GEÇEN HİZMETLERİN İNTİBAKTA DEĞERLENDİRİLMESİ, ANAYASANIN ÜSTÜNLÜĞÜ PRENSİBİ VE HUKUK DEVLETİ İLKESİ
Kararın Düzeltilmesini İsteyen (Davacı) : …
Karşı Taraf (Davalı) : Maliye Bakanlığı
Vekili : Av. …
İsteğin Özeti : Ankara 1. İdare Mahkemesi'nce
verilen 19/07/2011 günlü, E:2011/694, K:2011/1420 sayılı kararın
onanmasına dair Danıştay Beşinci Dairesinin 08.03.2013 günlü,
E:2012/402, K:2013/1752 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu’nun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Işın Aka Delice
Düşüncesi : Davacının karar düzeltme isteminin kabul edilerek, redde ilişkin idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Hazine Avukatı olarak görev yapan davacı, serbest avukatlıkta
geçirdiği sürelerin 657 sayılı Kanun'un 36/C-3 maddesi uyarınca 3/4'ünün
memuriyette geçirilmiş sayılarak derece ve kademe ilerlemesinin buna
göre yapılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 15.04.2011
tarih ve 9236 sayılı işlemin iptali ile özlük haklarının hakediş
tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine
karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Ankara 1. İdare Mahkemesi'nce; davacının avukatlıkta geçirdiği 961
günün, 7 gününü topluluk sigortasına bağlı olarak, 954 gününü de özel
bir hukuk bürosunda sigortalı olarak çalışmak suretiyle geçirdiğinden;
söz konusu sürelerin serbest avukatlıkta geçirilmiş gibi kabul
edilmesinin hukuken olanaksız olması nedeniyle, dava konusu işlemde
hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Beşinci Dairesinin
08.03.2013 günlü, E:2012/402, K:2013/1752 sayılı kararıyla İdare
Mahkemesi kararı onanmıştır.
Davacı, dava konusu işlemin 657 sayılı Yasa'nın 36/C-3. maddesi
uyarınca hukuka aykırı olduğunu öne sürerek Danıştay Beşinci Dairesince
verilen kararın kaldırılarak İdare Mahkemesi kararının bozulmasını
istemektedir.
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesi hükmüne uygun
bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Beşinci
Dairesince verilen 08.03.2013 günlü, E:2012/402, K:2013/1752 sayılı
karar kaldırılarak uyuşmazlığın esasına geçildi:
657 sayılı Yasanın 36. maddesinin, C bendinin 3. fıkrasında,
"Avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin memuriyete girmeden önce veya
memurluktan ayrılarak serbest avukatlıkta geçirdikleri sürelerin 3/4'ü
memuriyette geçmiş sayılarak, bu sürelerin her yılı bir kademe
ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde
değerlendirilir.", aynı bendin devamında "Yukarıdaki fıkralara göre,
değerlendirilecek hizmet süresinden sadece özel sektörde geçen süre 12
yılı geçemez." hükümlerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Hazine Avukatı olarak görev yapan
davacının, 23.01.2002 tarihinden başlayarak 21.09.2004 tarihine kadar
çeşitli tarihlerde toplam 961 gün Ankara Barosuna kayıtlı olarak
sigortalı avukatlık yaptığı, 08.04.2011 tarihli dilekçesi ile serbest
avukatlıkta geçen hizmetlerinin intibakında değerlendirilmesi istemiyle
yaptığı başvurusunun serbest avukatlıkta geçen sürelerin 657 sayılı
Yasa'nın 36/C-3 maddesi uyarınca kazanılmış hak aylığı yönünden
değerlendirmeye alınabilmesi için, fiilen serbest avukatlık yapılması
gerektiği, davacının ise vergi dairesinde mükellefiyetinin olmaması
nedeniyle fiilen serbest avukat olarak görev yaptığının kabulünün mümkün
olmadığı belirtilmek suretiyle dava konusu işlemle reddedildiği
anlaşılmaktadır.
Dava konusu işlemin dayanağı olan yukarıda değinilen 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu'nun 36. maddesinin (C) fıkrasının (3) numaralı
bendinin Anayasa'ya aykırı görülerek iptali istemiyle Anayasa
Mahkemesine yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 27.03.2014
günlü, E:2013/101, K:2014/63 sayılı kararı ile memuriyete girmeden önce
mesleğini serbest olarak icra eden avukatlarla, bir işverene iş akdi ile
bağlı olarak görevini yerine getiren avukatlar arasında bir ayrım
yapılmak suretiyle, eski hizmetlerin, memuriyet kazanılmış hak aylık
derecesinde değerlendirmeye alınmasını sadece serbest avukatlara tanıyan
itiraz konusu kural ile adil ve makul olmayan bir ayrıcalık tanındığı,
zira serbest avukatlar ile mesleğini diğer şekilde yerine getiren
avukatlar arasında; mesleğe kabul, staj, baroya kaydolma, hak ve ödevler
ve disiplin hükümleri bakımından bir fark bulunmadığı, bu nedenle
itiraz konusu maddenin (3) numaralı bendinde yer alan "serbest"
sözcüğünün Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, söz
konusu düzenlemede yer alan "serbest" sözcüğü iptal edilmiş, Anayasa
Mahkemesi'nin bu kararı 22.07.2014 günlü, 29068 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanmıştır.
Anayasanın 153. maddesinin 3. fıkrası "Kanun, kanun hükmünde
kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların
hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün
yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın
Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez."; 5.
fıkrası ise, "İptal kararları geriye yürümez." kuralını taşımaktaysa da,
Anayasa Mahkemesi'nce bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin
tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak
iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasaya
aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi,
Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı
düşeceği için uygun görülemez.
Öte yandan, Anayasanın 152. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "...
Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar
gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır." yolundaki kural da, Anayasa
Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, itiraz yoluna başvurulmasını
isteyen kişi ya da kişiler tarafından açılan davaların yanı sıra, iptal
edilen hüküm ya da hükümler esas alınarak hakkında uygulama yapılmış
olan kişiler tarafından açılan ve görülmekte olan davalarda da
uygulanması gerektiğini açıkça vurgulamaktadır.
Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun
hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan
ve Anayasanın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine
başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de, olayımızda olduğu
gibi, hak veya menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya
itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi'nce
iptal edilmiş olması halinde, iptal hükmünün hukuki sonuçlarından
yararlanmaları gerekeceği açıktır.
Bu durumda, 657 sayılı Yasa'nın 36. maddesinin (C) bendinin 3.
fıkrasında yer alan "serbest" sözcüğünün Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle
iptal edilmesi nedeniyle bu maddeye dayalı olarak kurulan işlem yasal
dayanağını kaybederek hukuka aykırı duruma gelmiş olup, davanın reddi
yolundaki İdare Mahkemesi kararının da bozulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle Ankara 1.
İdare Mahkemesi'nce verilen 19/07/2011 günlü, E:2011/694, K:2011/1420
sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49.
maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı
Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da
gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen
Mahkemeye gönderilmesine, 26.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar
verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
SAHTE ÇEK KULLANMAK SURETİYLE NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK
Mahkemesi : OLTU Ağır Ceza Günü : 12.03.2009 Sayısı : 62-17
Sanık P.. C..’in resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı TCK’nun
204/1 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis; bankanın araç olarak
kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık
su
VEKALET ÜCRETİ ALACAĞININ TAHSİLİ
Davacı, avukat olduğunu, davalıyı bir icra dosyasında alacaklı vekili olarak ve buna bağlı tasarrufun iptali davasında davacı vekili olarak temsil ettiğini ancak müvekkili olan davalının karşı taraf ile anlaşarak sulh olduğunu, 25/08/2010 tarihli azilname ile kendisini haksız olarak vekaletten azlet
İhalenin feshi talebinin reddine ilişkin kararlar kesinleşmeden icra takibine konu yapılamaz.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?