Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6399 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7220 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, YIKIMTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve feri müdahil vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.-KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Davacı, paydaşı olduğu 84 ve 163 parsel sayılı taşınmazlara davalıların tel çekmek suretiyle müdahale ettiklerini ve taşınmazları kullanmasına engel olduklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuş; yargılama aşamasında taşınmazlarda paydaş (aynı zamanda davacının oğlu) olan Cumaali de davaya davacı olarak katılmak istemiş ancak başvuru ve nispi harç yatırmamıştır.Davalılar, kesin hüküm itirazında bulunarak taşınmazlara 30 yılı aşkın bir süredir zilyet olduklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının paydaşı olduğu taşınmazlara davalıların bir müdahalesinin saptanamadığı, davalıların annesinin de taşınmazlarda paydaş olduğu gözetildiğinde paydaş davacının sorunu elatma davasıyla değil ortaklığın giderilmesi davasıyla çözmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği, toplanan deliller ve noksanın tamamlanması suretiyle getirtilen belgelerden; çekişme konusu 84 ve 163 parsel sayılı taşınmazlarda davacı, müdahil Cumaali ile davalıların annesi ......... de olmak üzere dava dışı kişilerin paydaş oldukları, davalıların taşınmazlarda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı,yargılama sırasında 18.01.2013 tarihli yenileme kadastro işlemi ile 84 parsel sayılı taşınmazın 170 ada 4, 163 parsel sayılı taşınmazın ise 170 ada 3 parsel numaralarını aldığı, davalılar tarafından yapılan tel çitin davacının paydaşı olduğu taşınmazlar üzerinde bulunmadığı, mahalli bilirkişi ve davacı tanık beyanlarına göre taşınmazları kimsenin tasarruf etmediği ancak davalıların taşınmazlara davacıyı sokmadığı (taşınmazları davacıya kullandırmadığı) anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; taşınmazın paydaşı .... harç yatırarak asli müdahil sıfatını almamışsa da, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 66. vd maddelerine göre feri müdahil olduğunda kuşku yoktur.Bilindiği ve Türk Medeni Kanunun 683. Maddesinde düzenlendiği üzere, bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma,yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Bu hak kullanılırken dışardan gelecek her türlü müdahale ve haksızlığı malikin dava yoluyla def edebileceği de mülkiyet hakkının bir gereğidir.Somut olaya gelince; davacının paydaşı olduğu taşınmazlara davalıların eylemli olarak müdahale etmedikleri saptanarak yıkım isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ne var ki; davalı, davacıların taşınmazları kullanmasına engel olduğuna göre çekişme yaratmaktadır.Hâl böyle olunca; taşınmazları davacının kullanımına davalıların engel olduğu gözetilerek güncel tapu kayıtları üzerinden elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile salt tel çit için düzenlenen rapor dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacı ve feri müdahil vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.