21. Hukuk Dairesi 2015/3348 E. , 2015/6346 K.HARCIRAHYOLLUKPRİME ESAS ÜCRETİN TESPİTİ SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 77SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 78HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 200HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Geçici Madde 1HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 288
"İçtihat Metni"Davacı,
davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının asgari ücret
üzerinden yatırılan sigorta primlerinin 6,54 katı olduğunun tespitiyle
eksik primlerinin tamamlatılmasına, emeklilik tarihinden itibaren
hesaplanacak yaşlılık aylığı farkının tahsiline karar verilmesini
istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün,
davalılar vekillerince temyiz edilmesi, davalı M..Lojistik Uls. Taş.
Depolama Dağıtım ve Tic. A.Ş. tarafından duruşmalı olarak temyiz
edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve
Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar
okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden
hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak
yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği
düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava,
21.2.1995 ile 13.9.2004 tarihleri arasında davalı işyerinde tır şoförü
olarak çalışan davacının asgari ücret ve sefer primi usulü çalışmasından
dolayı esas kazancının tespiti ve bu durumda eksik hesaplanan yaşlılık
aylığı farkının davalı Kurum'dan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Uyuşmazlık
davacının tır şoförü olarak çalıştığı dönemde asgari ücretin haricinde
sefer başına aldığı harcırah (yolluk, sefer parası...vs.) miktarının
prime esas kazançlar arasında sayılıp sayılmayacağı noktasında
toplanmaktadır.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işyerinin
uluslararası taşımacılık mahiyetinde 648083 ile 11049523 s. s. numarası
ile Kanun kapsamında olduğu, davacı adına 21.2.1995-13.9.2004 tarihleri
arasında asgari ücrete yakın prim üzerinden hizmet bildiriminde
bulunulduğu ve davacı tarafından davalı aleyhine açılan işçi alacağı
dosyasında tır şoförünün asgari ücret ile çalışmasının hayatın olağan
akışına aykırı olduğu belirtilerek, her yurtdışı sefer için davacıya
verilen harcırah miktarıda ücrete esas alınarak tazminata hükmedildiği
ve 2003-2004 yılları arasında asgari ücret üzerinden ödeme yapılan ücret
bordrolarında davacının imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece,
davacının tır şöforu olarak asgari ücretten çalışmasının hayatın olağan
akışına aykırı olduğu, taraflar arasında görülen alacak ve bilirkişi
raporu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalı işyerinde geçen
çalışma döneminde prime esas kazancının asgari ücretin 5.52 katı
olduğunun tespitine hükmedilmiştir. Uyuşmazlık konusu husus, davacının
çalıştığı dönemde prime esas kazancına davalı işyerinden harcırah(yolluk
veya sefer primi) adı altında yapılan ödemelerin eklenip eklenmeyeceği
noktasında toplanmaktadır.Hizmet veya ücret tespitine yönelik
davalarda, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam
ve niteliği dikkate alınarak, ücretinin ve davalı Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığına, davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken
primlerin miktarının belirlenebilmesi amacıyla, prime esas kazancın
tespitinde, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Davanın niteliği
gereği, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık
ücretin ispatında bu denli bir serbestlik söz konusu değildir. Çalışma
olgusunun her türlü delille kanıtlanması olanağı bulunmakla birlikte;
Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-409 Esas, 2005/413 Karar sayılı kararında
da belirtildiği üzere ücret alma iddialarının yazılı delille
kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. HMK 200. maddesi, Bir hakkın
doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi,
ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları
zamanki miktar ve değerleri iki bin beş yüz Türk Lirasını geçtiği
takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar ve
değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle iki bin beş yüz Türk
Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz, demekle, Kanunda
ispat sınırı olarak gösterilen belli tutarı aşan hukuki işlemler ve
senede karşı olan iddialar kural olarak yalnız senetle ispat edilebilir.
Bu kaidenin istisnaları bulunmakta olup somut olayda ise bir istisna
bulunmamakla birlikte senetle ispat şartı geçerlidir. Bir hukuki işlemin
senetle ispatının gerekip gerekmediği o hukuki işlemin tümünün değerine
göre belirlenir. Buna göre de, Ücret miktarı HMK’nun Geçici 1.
maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288. maddesinde (6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200.maddesi) belirtilen sınırları aşıyorsa,
tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak
düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık
ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtlar, ticari defter
kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür. Yazılı
delille ispat sınırın altında kalan miktar içinse tanık dinletilebilir.
Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen
çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı
sayılabilecek belgeler bulunuyorsa da tanık dinletilmesi mümkündür. 506
sayılı Kanun’un 78.maddesinde prime esas günlük kazançların alt ve üst
sınırlarının ne olacağı gösterilmiştir. Günlük kazancın alt sınırı
HUMK’nun 288. (HMK m. 200) maddesinde belirtilen sınırı aşıyorsa,
ücretin yazılı delille saptanması gereğinin pratikte bir önemi
kalmayacaktır. Zira 506 sayılı Kanun’un 78.maddesine göre, “....günlük
kazançları alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan
sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden hesaplanır” ücretin
alt sınırla tespit edilen miktardan fazla olması halinde ise, günlük
kazancın hesaplanmasında asgari ücret esas alınır. Davanın yasal
dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 29/07/2003 tarih ve 4958 sayılı
Yasanın 36. maddesi ile değişik 77/2. maddesinde “Şu kadar ki, ölüm,
doğum ve evlenme yardımları, yolluklar, kıdem, ihbar ve kasa
tazminatları, ayni yardımlar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
miktarları yıllar itibariyle belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları,
sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının
tespitinde nazara alınmaz. Bunların dışında her ne ad altında ödeme
yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime tabi tutulur.” hükmü yer
almaktadır.506 sayılı Yasa’nın 77. madde 1. fıkrasında prim
hesabında göz önünde tutulacak kazançlar belirtilmiş, 2. fıkrasında ise
bunun istisnaları gösterilmiştir. Fıkrada ifade edildiği biçimde
yolluklar prim hesabında nazara alınmazlar ve prime tabi tutulmazlar. Bu
ödeme ücret ve benzeri ödemelerden tamamen farklı nedenlere dayanır.
İşin karşılığı olmaktan ziyade işçinin görevi sırasında ihtiyaçlarını
(otel, yemek vs. ihtiyaçları) karşılama amacına dayalıdır.Harcırah
(yolluk) işçinin görevli bulunduğu yerden başka yerlere geçici görevle
gönderilirken yapacağı ek masrafa karşılık yapılan ödemeler olup, davalı
işyeri tarafından her sefer için yapılan ödemelerin bu mahiyette
kaldığı şüphesizdir. Çünkü davalı işyeri davacıya ücreti dışında sefer
başına ödeme yaparken asıl amacı davacının yapacağı ek masrafları
karşılamak olup, onun ücretini artırmak gibi bir amaç içinde değildir. Mahkemece,
yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda davacıya yapılan ödemelerin
506 sayılı yasanın 77. maddesinin 2. fıkrasında belirttiği şekilde
yolluklar kapsamında kalması nedeniyle prime esas kazançlar arasında
sayılamayacağı göz önünde bulundurularak davanın reddi yerine yazılı
şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin ve davalı işverinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:
Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz
harcının istek halinde davalılardan M.. A..'ne iadesine, 26/03/2015
gününde oybirliğiyle karar verildi.