21. Hukuk Dairesi 2013/13459 E. , 2014/6345 K.ÖLÜM AYLIĞININ İPTALİYARGI YOLUSOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 56SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 101
"İçtihat Metni"
Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası
uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği
tarihten itibaren yeniden bağlanması ve ödenmeyen aylıkların ödeme
tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi istemine
ilişkindir. Mahkemece, davanın yargı yolu yokluğu ve görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.Uyuşmazlık, görevli yargı yolunun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre "yargı yolunun caiz
olması" dava şartı olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup
olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da
dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava
şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası 01/10/2008
tarihinde yürürlüğe girmiş olup Yasa'nın 101.maddesine göre bu Kanunda
aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla
ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının eşinden 09/12/2003 kesinleşme
tarihli ilam ile boşandığı, davalı Kuruma, 13/09/2003 tarihinde ölen
babasından dolayı kendisine yetim aylığı tahsis edilmesi için talepte
bulunduğu, ihbar üzerine yapılan soruşturma neticesinde davalı Sosyal
Güvenlik Kurumu Kontrol memuru tarafından düzenlenen 29/03/2012 tarihli
raporda, davacı ve eski eşinin araştırma yapıldığı tarih itibari ile
fiilen birlikte yaşadıkları tespitine yer verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının işbu davayı açmadan önce idari yargıda dava açtığı; davasının
adli yargı yolunun görevli olduğundan bahisle reddedildiği, mahkemesince
ilgili idari yargı kararının kesinleşme şerhli onaylı suretinin dosya
içerisine alınmadığı görülmüştür. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56'ncı maddesinin ikinci
fıkrasında, “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte
yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları
kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine
göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde
01/10/2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56
maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle
Anayasa Mahkemesi'ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun,
28/04/2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir. 5510
sayılı Kanunun 56'ncı maddesinin ikinci fıkrası, daha önceki sosyal
güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli
olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak
düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda
gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. İlgili maddi
hükmüne göre, boşanma tarihi itibarıyla gerçek/samimi boşanma
iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya
olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01/10/2008 tarihinden
itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte
yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi
zorunluluğu bulunmaktadır. Somut olayda da; davaya dayanak
olan 5510 sayılı Yasanın 56. maddesi hükmünün 01/10/2008 tarihinde
yürürlüğe girmesi ve bu tarihten önce benzer bir yasal düzenlemenin
bulunmaması, aynı yasanın 101. maddesinde, bu yasadan kaynaklanan
uyuşmazlıkların aksine hüküm bulunmadıkça iş mahkemelerinde görüleceği
amir hükmüne yer verilmesi ve davalı kurum kontrol memuru tarafından
ilgili maddenin yürürlük tarihinden sonraki bir tarih olan 29/03/2012
tarihinde davacı ve boşandığı eşinin fiilen birlikte yaşadığına ilişkin
denetim raporu düzenlenmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde,
sözkonusu uyuşmazlığın adli yargı yolu içerisindeki iş mahkemelerinde;
iş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise iş mahkemesi sıfatı ile
asliye hukuk mahkemelerinde görüleceği, dolayısı ile hükmü veren
mahkemenin görevli olduğu açık olup; mahkemesince, işin esasına
girilerek davacı ve boşandığı eşi arasında kanunun yürürlük tarihi olan
01/10/2008 ve sonrasında fiili birlikte yaşamın bulunup bulunmadığı
usulünce araştırılıp tespit edilerek, sonucuna göre karar verilmesi
gerektiği gözetilmeksizin; davanın yargı yolu yokluğu ve görevsizlik
nedeni ile usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup
bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz
harcının istek halinde davacıya iadesine, 31/03/2014 gününde
oybirliğiyle karar verildi.