Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 633 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 24479 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/10/2013NUMARASI : 2013/174-2013/375Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı ve davacı taraflarından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:1.Borçlu vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;2.Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;Takip borçlusu İcra Mahkemesi'ne başvurusunda, meskeniyet şikayetinde bulunmuş, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda şikayetin kısmen kabulü ile dava konusu evin 90.000 TL'den aşağı bedelle olmamak üzere satılmasına, satış bedelinden 90.000 TL'nin davacıya ödenmesine karar verilmiştir.İİK'nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Mahkemece, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.Takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesidir. İcra mahkemesi ve icra dairesi, takip aşamasında alacaklı ve borçlunun karşılıklı olarak menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür.Somut olayda Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda "taşınmazın 100.000 TL edeceği, borçlunun civarda ya da şehrin emsal semtinde,mütevazı bir yerde oturabileceği bir mesken alması için gerekli olan bedelin 90.000 TL dolaylarında olduğu” bildirilmiştir. Bu değerlendirme yukarıda yazılı olan ilkelere uygun değildir.Bu durumda Mahkemece, gerektiğinde yeni bir bilirkişi raporu alınarak, borçlunun taşınmazın bulunduğu şehrin daha mütevazi bir yerinde haline münasip evi alabileceği değerin tespiti gerekir. Belirlenen bu miktar, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine ve satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 15.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.