NUMARASI : 2008/191-2011/460Taraflar
arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen
07/10/2011 tarih ve 2008/191-2011/460 sayılı kararın Yargıtayca
incelenmesi davacı vekili, ihbar olunan vekili ve davalı T.. A.. Vekili
tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği
anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından
düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe,
layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten
sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili asıl davada,
T.. A.. ve G.. A..'nin müvekkiline ait SİM kartını, kayıp ihbarı ve
geçerli bir talimat olmadığı halde değiştirildiklerini, davalı iletişim
şirketinin sim kartın kime teslim edildiğini bildiremediğini, internet
bankacılığı şifresinin yeni sim kartı alanlara gönderildiğini, bu yolla
müvekkilinin hesabından 50.000,00 TL'nin internet bankacılığının
kullanılmasıyla havale edilip tanınmayan kişilerce çekildiğini ileri
sürerek çekilen paranın olay terihinden itibaren işleyecek avans faizi
ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı
T.. A.. vekili, hat sahibi davacı olmadığından aktif husumet ehliyetinin
bulunmadığını, zararın asıl olarak davacının şifresini koruyamamasından
kaynaklandığını, sim kart değişikliği ile zarar arasından illiyet
bağının bulunmadığını, zararda bankanın sorumlu olduğunu savunarak
davanın reddini istemiştir.Asıl davada davalı M. Sağlık Hizmetleri
Paz. ve Tic. Ltd. Şti. vekili, sözü geçen telefon hattının sahibi olan
müvekkilinin sim kart değişikliği için herhangi bir başvurusunun
bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Asıl davada, davalı G.. A.. savunma yapmamıştır. Birleşen
dosyada da, davacı vekili, asıl davadaki iddialarını tekrar ederek
hesabındaki paranın internet bankacılığı yoluyla havale edilmesinde
gerekli güvenlik önlemlerini almayan davalı Bankanın sorumlu olduğunu,
paranın diğer davalı Erdal'a ödendiğini ileri sürerek 50.000,00 TL'nin
avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Birleşen
dosyada davalı H. Bank A.Ş. vekili, davacının parola/şifre bilgilerinin
müvekkilinin sisteminden elde edilmediğini, parola ve şifrelerin
davacının sorumluluğu altında iken dava konusu işlemin yapıldığını
savunarak davanın reddini istemiştir.Birleştirilen davada davalı E.. K.. savunma yapmamıştır. Mahkemece,
iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının T. İletişim
Hizmetleri A.Ş'nin abonesi olduğu, herhangi bir başvuru bulunmamasına
rağmen davalı T.. A..'nin davalılardan E.. K..'nin G.. A.. aracılığıyla
davacının sim kartı için yaptığı başvuru sonucu, abonenin gerçek
kimliğini yeterince araştırmadan sim kartı yenilediği, ikinci sim kart
kopya olarak sunulmasa dava konusu işlemin yapılamayacağı, bu nedenle
anılan davalının sorumlu tutulması gerektiği, davalı H. Bank A.Ş'nin
objektif özen yükümünden kaynaklanan sorumluluğunun bulunduğu, dava
konusu işlemde tam kusurlu olduğu, E.. K..'nin haksız fiili
gerçekleştirdiğinin ceza mahkemesi tarafından tespit edilerek anılan
davalının cezalandırıldığı, bu sebeple Erdal'ın da sorumlu olduğu,
davalı T.. A..'nin bayisi olan G.. A..'nin abonelik sözleşmesinin tarafı
olmadığından zararın doğumunda kusura yönelik bir sorumluluğunun
bulunmadığı, ne sözleşmesel ne de haksız fiil sebebiyle sorumluluğu
bulanmayan davalı M. Sağlık Hizmetleri Paz. ve Tic. Ltd. Şti'nden
tazminat istenemeyeceği, davalıların şifre ve paroların davacı
tarafından korunmadığına ilişkin iddialarını ispat edemedikleri
gerekçesiyle davanın Turkcell A.Ş. yönünden kabulü ile, 50.000,00
TL'nin zarar tarihi olan 15.05.2007 tarihinden itibaren 3095 sayılı
yasanın 4489 sayılı yasayla değişik 2/2 bendindeki (avans) faiz oranı
üzerinden davalı Turkcell'den tahsili ile davacıya verilmesine, asıl
dava dosyasının davalıları olan G.. A.. ile M. Ltd. Şti. hakkındaki
davanın sabit olmadığından reddine, birleşen dosyada davalılar H. Bank
A.Ş. ile E.. K.. hakkındaki davaların kabulü ile, davalı H. Bank A.Ş.
yönünden 50.000,00 TL'nin zarar tarihi olan 15.05.2007 tarihinden
itibaren 3095 sayılı yasanın 4489 sayılı yasayla değişik 2/2 bendindeki
(avans) faiz oranından bu davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
davalı E.. K.. yönünden ise 50.000,00 TL'nin zarar tarihi olan
15.05.2007 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4489 sayılı yasayla
değişik 1/1 bendindeki (yasal) faiz oranından bu davalıdan tahsili ile
davacıya verilmesine, tahsilde tekerrüre yol açılmamasına karar
verilmiştir.Kararı, davacı vekili, davalı T.. A.. vekili ve davalı H. Bank A.Ş. vekili temyiz etmiştir.1-
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının
gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul
ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı H. Bank A.Ş.
vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki (2) nolu bendin kapsamı
dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-
Davalılardan H. Bank A.Ş. ile E.. K..'nin müteselsil sorumluluğunun
bulunmasına ve davacının talebinin de bu yönde olmasına rağmen mahkemece
müteselsil sorumluğa hükmedilmemesi doğru olmamış, kararın davacı
yararına bozulması gerekmiştir.3- Davalı T.. A.. vekilinin temyiz
itirazlarının incelenmesine gelince, dava, davalı banka nezdinde açılmış
olan davacıya ait hesaptaki paranın davacının bilgisi ve izni dışında
internet yolu ile yapılan işlem sonucu çekilmesi suretiyle uğranılan
zararın tazmini istemine ilişkindir. Bankalar, kendilerine yatırılan
paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli
olarak iade etmekle yükümlüdür (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı
Bankalar Kanunu'nun 10/4. ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61.
maddesi). Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi
sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir.
Borçlar Kanunu’nun 306 ve 307. maddeleri uyarınca ödünç alan akdin
sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye
mecburdur. Aynı Yasa’nın 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide
paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca
açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına
kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen
paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup,
mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz
işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin
kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap
sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir.Somut olaya
gelindiğinde, usulsüz işlemin gerçekleşmesinde davalı T. İletişim
Hizmetleri A.Ş. de kusurlu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş
ise de, davacı ile bu davalı arasında internet bankacılığı ile ilgili
bir sözleşme olmadığı gibi, dava konusu iddia edilen zarar, aslında
diğer davalı bankanın zararı olup, davacının alacağı, davalı banka
açısından aynen devam etmektedir. Dolayısı ile davacının talebini akidi
olan davalı bankaya yöneltmesi gerekmektedir. Şayet usulsüz işlemde
davalı T. A.Ş’nin bir kusuru mevcut ise, bu hususu ileri sürme hakkı,
mevduatı saklamakla yükümlü, bu davalının eylemi ile zarar gördüğünü
ileri süren davalı bankaya aittir. Bu durum karşısında, davacının açtığı
davada davalı T. A.Ş’ye husumet düşmeyeceği dikkate alınmadan yazılı
şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması
gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle
davalı H. Bank A.Ş vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz
itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı
vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına, (3)
nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı T.. A.. vekilinin temyiz
itirazlarının kabulü ile kararın davalı T.. A.. yararına BOZULMASINA,
aşağıda yazılı bakiye 2.672,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden ihbar
olunan H. Bank A.Ş'den alınmasına, ödedikleri temyiz peşin harcın
istekleri halinde temyiz eden davacı ve davalı T. İletişim Hizmetleri
A.Ş'ye iadesine, 13/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.