Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 631 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 660 - Esas Yıl 2013





DAVA : Çocukların cinsel istismarı suçundan sanık M. Z.'in 5237 Sayılı T.C.K.nun 103/2, 103/6, 43/1, 62/1, 53/1 ve 63/1. maddeleri uyarınca ondört yıl iki ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.4.2012 gün ve 199-83 Sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 16.1.2013 gün ve 13102-216 sayı ile; "... Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinin mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunu belirten 24.2.2012 tarihli adli kurul raporunda iki adli tıp uzmanı bulunmadığı anlaşılmakla, Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 5.4.2011 gün ve 56-76 Sayılı kararında açıklandığı üzere, mağdurenin olay sebebiyle ruh sağlığının bozulup bozulmadığına dair Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Kurulu veya Adli Tıp Kurumu Kanununun 7, 23/B ve 31. maddeleri gereği yüksek öğrenim kurumları veya birimleri hastanelerinden, iki adli tıp uzmanı ve tetkik edilecek konunun uzmanı bir doktorun zorunlu katılımı, aynı kanunun 7. maddesinde Altıncı İhtisas Kurulunda yer alabilecek diğer alanlardan uzmanların iştirakiyle, toplam en az beş uzman hekimle oluşturulmuş heyetten rapor alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, usulüne uygun teşekkül etmeyen heyet tarafından verilen rapor esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması...", İsabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi ise 15.5.2013 gün ve 92-111 sayı ile, hükme esas alınan adli raporu hazırlayan heyette yer alan bir adli tıp uzmanı dışında, uzmanlığı belirtilmeyen heyet başkanının uzmanlık alanını araştırdıktan ve adli tıp uzmanı olduğunu tespit ettikten sonra önceki hükmünde direnmiştir. Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 8.9.2013 gün ve 239546 Sayılı "onama" istemli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. KARAR : Ceza Genel Kurulunda duruşmalı inceleme yapılabileceğine dair düzenleme olmadığından, 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 5320 Sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 318. maddesi uyarınca sanık müdafiinin duruşma isteminin reddine karar verilerek, inceleme dosya üzerinden ve sanık hakkında çocukların cinsel istismarı suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır. Özel Daireyle yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; çocukların cinsel istismarı suçundan mağdurenin ruh sağlığının bozulduğuna dair raporu düzenleyen heyette en az iki adli tıp uzmanı bulunmasının zorunlu olup olmadığının belirlenmesine dair ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca yerel mahkeme'nin son kararının eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının öncelikle belirlenmesi gerekmektedir. Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi; A-) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak, B-) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, C-) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak, D-) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurmak, Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi durumunda ise incelemenin Yargıtay'ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir. İncelenen dosya kapsamından: Özel Dairece hüküm, mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunu belirten adli kurul raporunda iki adli tıp uzmanı imzasının bulunması gerektiğinden bahisle bozulmuş, yerel mahkemece bozma ilamında belirtilen eksiklik gözetilerek, hükme esas alınan raporu hazırlayan heyette imzası olan bir adli tıp uzmanının dışında, uzmanlığı belirtilmeyen heyet başkanının uzmanlık alanı araştırılıp, adli tıp uzmanı olduğu tespit edildikten ve bu şekilde raporda iki adli tıp uzmanı bulunduğu ortaya konulduktan sonra önceki hükümde olduğu gibi karar verilmiştir. Bu sebeple yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, bozma ilamında araştırılması gerektiği belirtilen hususlar araştırıldıktan ve mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunu belirten adli kurulda iki adli tıp uzmanı bulunduğu tespit edildikten sonra, eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm niteliğindedir. Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün görülmediğinden, hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir. Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde bulunduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Erzurum 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 15.5.2013 gün ve 92-111 Sayılı karar, eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 24.12.2013 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.