MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, hukuki ehliyetsizlik ve aldatma (hile) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları ...'in kayden maliki olduğu 135,55 ve 45 parsel sayılı taşınmazları kardeşleri olan davalıya satış suretiyle devrettiğini, temliklerin yapıldığı tarihte mirasbırakan ...'in fiil ehliyeti bulunmadığını ayrıca davalının aldatma (hile) suretiyle temliklerin yapılmasını sağladığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, temliklerin yapıldığı tarihte mirasbırakanın fiil ehliyeti bulunduğunu ve rızası ile taşınmazları devraldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, aldatma (hile) iddiasının sübut bulmaması, hukuki ehliyetsizlik iddiası yönünden ise Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan 31.01.2014 tarihli ve "murisin 13.10.2009 tarihinde fiil ehliyete haiz olduğu yönündeki rapor hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir..Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakanın 07/11/2008 tarihli akitle çekişme konusu 135, 55 ve 45 parsel sayılı taşınmazları davalıya temlik ettiği, murisin 18/07/2010 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacılar, davalı ve dava dışı diğer çocukları ..., ..., ..., ..., .... ve ...'in kaldığı ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 27/07/2010 tarih, 2010/220 -200 E. K. Sayılı veraset ilamı ile sabit olup, davacıların 27/10/2011 tarihli birinci oturumda çekişme konusu 45 parsel sayılı taşınmaza ilişkin isteklerinden feragat ettikleri anlaşılmaktadır.Gerçekten de; Adli Tıp Kurumundan alınan 31.01.2014 tarihli raporda; ... Tarsus Devlet Hastanesi'nin 17/03/2009 ve 02/04/2009 tarihli kayıtlarında her ne kadar Alzheimer tanısı olsada, herhangi bir muayene kaydı ve bu hastalığa ait ilaç kaydı olmadığı, ... Devlet Hastanesi'nin 05/11/2009 tarih 3717 özürlü sağlık kurulu raporunda ise; “Ruhsal muayene normal, Nüroloji: bilinç açık, koopere, oryante” olarak tanımlandığından akit tarihinde kendisinin; fiil ehliyetini müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede akıl hastalığı, akıl zayıflığı, bunama hali veya organik defisiter araz saptayacak herhangi bir tıbbi bulgu veya belgeye rastlanmadığı, bu duruma göre; mirasbırakanın 07/11/2008 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun kabulü gerektiği" açıklanmıştır.Ancak, mirasbırakan ... hakkında Mersin Tarsus Devlet Hastanesince daha önce düzenlenen 17/03/2009 ve 02/04/2009 tarihli epikriz raporlarında Alzheimer tanısına ilişkin açıklama yapıldığı ayrıca keşif mahallinde dinlenen tanık beyanlarında; murisin ölümünden önceki son iki üç yıl içerisinde akıl sağlığının yerinde olmadığı, davranışlarını yönlendirme yeteneğini kaybettiğine ilişkin tavır ve hareketlerinin bulunduğunun belirtildiği bu durumda; Adli Tıp Kurumundan verilen rapor ile diğer kurumlarca verilen raporlar arasında çelişki olduğu anlaşılmaktadır.O halde; 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 15/f.maddesinde; "Adli Tıp Genel Kurulu, Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşleri arasında da ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar" hükmü gereğince çelişkinin giderilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Hâl böyle olunca; dosyanın tümüyle Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna gönderilerek, belirtilen raporlar irdelenmek, tanık beyanları ve tüm dosya değerlendirilmek suretiyle raporlar aralarındaki çelişkinin giderilmesi, temlik işlemlerinin yapıldığı 07/11/2008 tarihinde mirasbırakan ... 'in fiil ehliyetine haiz olup olmadığının tespiti, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.