Davacı; davalı ile kardeş olduklarını, kendisinin adına kayıtlı olan Üsküdar 3. Bölge 1478 ada, 82/4 pafta, (14) parsel sayılı taşınmazı davalıya devretmesi, bunun karşılığında da davalının adına kayıtlı Sarıyer, Uskumruköy’deki taşınmazını anneleri Aliye’ye devretmesi gerektiğini, bu nedenle davalının oğlu olan dava dışı Mehmet adına vekaletname çıkararak satış yetkisi verdiğini, daha sonra kendi adına kayıtlı bulunan Üsküdar’daki yerin 15.05.2005 tarihinde davalıya tapu devir işlemlerinin yapıldığını öğrendiğini, ancak davalının annelerine vermesi gereken taşınmazın tapusunu devir etmediğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini ayrıca kendisine taşınmazın bedelini de ödemediğini tüm bu nedenlerle fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla 10.000,00 TL’nin satış tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline taşınmaz kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı; cevap dilekçesi sunmamış, yargılama esnasında taşınmazı satın aldığını ve parasını da verdiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.Mahkemece Davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.1. Davacı, davalı kardeşi ile aralarındaki şifai anlaşmaya göre; üzerine düşen edimi yerine getirerek kendi adına kayıtlı taşınmazını davalıya devrettiği ve fakat davalının ise edimini yerine getirmediğini ileri sürerek, devrettiği taşınmazın değerine ilişkin olarak şimdilik 10.000 TL’nin davalıdan tahsilini istemiş, davalı ise davacı ile aralarındaki bu akdi ilişkiyi inkar ederek taşınmazı para ile satın aldığını belirterek davanın reddini dilemiştir. Dosya içerisinde yer alan belge içeriklerine göre; her ne kadar davaya konu taşınmazın davalıya tapuda resmi senet ile bedeli mukabilinde satıldığı anlaşılmakta ise de; yargılama esnasında dinlenen tanık anlatımları davacının iddiasını doğrulayarak taşınmazın devrinin bedelsiz olarak gerçekleştiğini buna karşılık davalının kendi edimini yerine getirmediğini belirtmişlerdir.HUMK’un 288. maddesi gereğince, dava değerine göre eldeki davada tanık dinlenmesi mümkün değil ise de; davalının 28.07.2009 tarihli celsede, “ davacının bildirdiği delilleri kabul ettiğini, davacının bildirdiği delillerin de kendi delilleri olduğunu belirten" beyanının HUMK’ 289. maddesi gereğince “açık muvafakat" olarak değerlendirilmek tarafların kardeş olduğu da gözetilmek suretiyle, davacının iddiasını doğrulayan tanık anlatımları da nazara alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.2. Bozma nedenine göre: davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenler ile, davacının temyiz itirazının Kabulü ile, temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA<karar>, 2. bentte gösterilen nedenler ile davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 24.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.