MAHKEMESİ : Denizli 1. İş MahkemesiTARİHİ : 25/03/2011NUMARASI : 2011/155-2011/147Taraflar arasındaki “Alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 03.12.2009 gün ve 2006/1541 E.,2009/787 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 27.01.2011 gün ve 2010/8731 E., 2011/1140 K. sayılı ilamı ile;(...Davacı, fazla çalışma ücretinin tahsilini talep etmiştir.Davalı, davacının alacaklarının banka hesabına yatırıldığını, davacının fazla çalışması olmadığını, taleplerinin zamanaşımına uğradığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır (Yargıtay, 9. HD 18.7.2008 gün 2007/25857 E, 2008/20636 K., Yargıtay 9. HD 28.4.2005 gün 2004/24398 E, 2005/14779 K. ve Yargıtay 9. HD 9.12.2004 gün 2004/11620 E, 2004/27020 K.). Fazla çalışma ücretinden indirimi öngören bir yasal düzenleme olmasa da, bir işçinin günlük normal çalışma süresinin üzerine sürekli olarak fazla çalışma yapması hayatın olağan akışına aykırıdır. Hastalık, mazeret, izin gibi nedenlerle belirtilen şekilde çalışılamayan günlerin olması kaçınılmazdır. Böyle olunca fazla çalışma ücretinden bir indirim yapılması gerçek duruma uygun düşer. Ancak, fazla çalışmanın takdiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.Fazla çalışma ücretinden indirim, taktiri indirim yerine, kabul edilen fazla çalışma süresinden indirim olmakla, davacı tarafın kendisini avukat ile temsil ettirmesi durumunda reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekir. Kabule göre de yargılama giderlerinin o dava içinde istek olmasa bile, mahkemece kendiliğinden çözümlenmesi gerekir. Yargılama giderleri ayrı bir dava konusu yapılamaz. Yargılama ve hüküm, ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir (29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı İBK.). Bu bağlamda, yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir (HUMK m. 417/l, m. 423/b.6).Hukuk Muhakemeleri Kanununun 423. maddesinin 6. bendinde açıkça belirtildiği gibi, vekalet ücreti bir yargılama gideridir. Bu nedenle, 29/5/1997 gün, 4/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında yazılı olduğu şekilde, yargılama giderlerinden olan avukatlık parası, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden hükme bağlanır. Davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir (HUMK m. 416, 417).Yargılama harç ve giderleri, HUMK 417. maddesi uyarınca kural olarak davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Bu durumda yapan taraf haklı ise yaptığı gider karşı tarafa yükletilmeli, haksız ise yapılan yargılama gideri üzerinde bırakılmalıdır. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme her birini masrafla ilzam veya bu masrafları aralarında taksim etmelidir. Yargılama giderlerinin kabul/ret oranına göre paylaştırılması gerekir.Yargılama giderlerinden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423, Avukatlık Kanununun 169 ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1. maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin; haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması hukukun genel kurallarındandır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılama giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin 417. maddesi bu ilkeye dayanmaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. ve 389. maddeleri uyarınca hükmün, taraflara yönelik olarak kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir (HUMK M 416, 417).Somut olayda, fazla çalışma ücretinden yapılan takdiri indirim nedeniyle dava kısmen kabul ve kısmen reddedildiği halde, reddedilen miktar yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin tümünün davalıdan tahsil edilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, fazla çalışma ücretinin tahsili istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili haftada yetmişbeş saat çalıştığı halde fazla çalışma ücretlerinin ödenmediği iddiasıyla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL fazla çalışma alacağının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 20.05.2008 tarihli dilekçesiyle de talebini “4.375,00 TL” olarak, ıslah etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Yerel mahkemece, davanın kabulüne, 4.375,00 TL brüt fazla çalışma ücreti alacağının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekilinin temyizi üzerine, bu karar Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde aynen aktarılan gerekçelerle, fazla çalışma ücretinden yapılan takdiri indirim nedeniyle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş olmasına karşın, reddedilen miktar yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin ve yargılama giderlerinin tümünün davalıdan tahsil edilmesinin hatalı olduğuna işaretle bozulmuştur.Yerel mahkemece, bozma ilamında kısmen kabul kısmen redde karar verildiğine işaret edilmişse de, gerçekte davanın kabulüne karar verildiği gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece hükmedilen miktara göre davanın kısmen reddinin söz konusu olup olmadığı ve buna göre davalı yararına vekalet ücreti hükmedilmesinin ve yargılama giderlerinin paylaştırılmasının gerekip gerekmediği, noktasındadır. Hemen belirtmelidir ki, gerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 417 ve gerekse de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. ve 332. maddelerine göre, yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilir ve kural olarak; Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.Dava ve ıslah dilekçeleri kapsamına göre davacının talebi 4.375,00 TL olup, mahkemece de bu miktara hükmedilmiştir. Şu haliyle dava kabulle sonuçlanmış olup, kısmen de olsa reddedilen miktar bulunmamaktadır.Özel Dairenin dava kısmen kabul-kısmen redde ilişkin olduğu yönündeki tespiti dosya kapsamına uygun düşmemektedir.O halde, yerel mahkemece davada haksız çıkan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinde ve yargılama giderlerinin tümünün davalıdan tahsil edilmesine karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Bu nedenle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 12.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.