Tebliğname No : 9 - 2013/401137Mahkemesi : Bakırköy 5. Ağır Ceza MahkemesiTarihi : 30.10.2013Numarası : 2012/54 - 2013/336Suç : Yabancı devlet başkanını öldürmeye teşebbüsDuruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:1) Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “30.09.1993” yerine “30.10.1993” olarak hatalı yazılması,2) Türk vatandaşı olan sanık H.. T..’nun, 30.09.1993 tarihinde suç ortağı olan bir Azeri vatandaşı ile birlikte, o tarihte Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı yetkisini kullanan Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Şurası Başkanı H.. A..’in bulunduğu parlamento binasının karşısındaki Devlet Televizyon Radyo Şirketinin üstü açık garajına H.. A..’e karşı suikast gerçekleştirmek amacı ile önceden planladıkları şekilde suikast silahları ile birlikte gittikleri ve burada H.. A..’in çıkışını bekledikleri sırada polis tarafından silahları ile birlikte yakalandıkları, suçüstü yakalanan sanığın 01.10.1993’de tutuklandığı, Azerbaycan yasalarına göre yargılanıp 12.03.1994 tarihli kararla 10 yıl hapis cezasına çarptırıldığı, cezasının 8 yıl 6 aylık kısmının infaz edildiği sırada 14.03.2002 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı H.. A.. tarafından affedilerek serbest bırakıldığı ve bundan iki gün sonra Atatürk Hava Limanı’nda Türk makamlarına teslim edildiği anlaşılmıştır.Dosyadaki sorun, sanık H.. T..’nun Azerbaycan’da işlediği söz konusu suç sebebiyle Azerbaycan’da yargılanarak cezalandırılmasını müteakip Türkiye’de ve Türk kanunlarına göre yeniden yargılanıp yargılanamayacağına ilişkindir.Meseleye bu hususu düzenleyen Türk Ceza Kanunu açısından bakacak olursak;Bir Türk vatandaşının yabancı bir ülkede işlediği suç sebebiyle Türkiye’de yargılama yapılabilmesi ve Türk kanunlarının uygulanabilmesi halinin 5237 sayılı TCK’nın 11 ve 13. maddelerinde düzenlendiği,TCK’nın 11/1. maddesi uyarınca somut olayda olduğu gibi yabancı ülkede işlenen ve Türk kanunlarına göre aşağı sınırı bir yıldan az olmayan hapis cezasını gerektiren suçun Türk kanunlarına göre cezalandırılabilmesi için yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması gerektiği, oysa yukarıda da belirtildiği gibi sanık H.. T..’nun bu suç sebebiyle Azerbaycan’da Azerbaycan yasalarına göre yargılanıp cezalandırıldığı anlaşıldığından, TCK’nın 11. maddesinin sanık hakkında uygulanamayacağı,Suç işlediği yabancı ülkede yargılanıp mahkumiyet kararı verilmiş olması halinde Türkiye’de yeniden yargılama yapılmasını gerektiren istisnai halleri düzenleyen TCK’nın 13. maddesine gelince;Bir yabancı devlet başkanına karşı suç işlenmesi halinde verilecek cezanın artırılmasını öngören TCK’nın 340. maddesinin, aynı Kanunun 2. Kitap 4. Kısım, 8. Bölümünde düzenlendiği ve TCK’nın 13/1-b maddesinde sayılan istisnai haller arasında bulunduğu anlaşılmakta ise de;Azerbaycan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığının 18.06.2012 tarih ve 3347 sayılı yazısına göre, Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisinin 24.06.1993 tarih ve 630 sayılı kararının 2. bendi uyarınca Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı yetkisinin Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Şurası Başkanı H.. A..'e verildiği, daha sonra erken cumhurbaşkanlığı seçimi ile 03.10.1993 tarihinde yapılan seçim ile de Azerbaycan Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olarak seçildiği; buna göre suç tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Şurası Başkanı olan mağdur H.. A..’in meclis kararıyla Cumhurbaşkanı yetkilerini de kullandığı, bilahare suç tarihinden 3 gün sonra yapılan erken seçimle Cumhurbaşkanı seçildiği, dolayısıyla suç tarihinde her ne kadar Cumhurbaşkanının yetkisini kullanıyor ise de TCK’nın 340. maddesi anlamında devlet başkanı sayılamayacağı ve bu durumda TCK’nın 13. maddesinin de uygulama yeri bulunmadığı anlaşılmakla;Yukarıda yazılı gerekçelerle Türkiye’de yeniden yargılama şartı (kovuşturma şartı) gerçekleşmediğinden, CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca davanın düşmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,Kanuna aykırı, sanık müdafilerinin temyiz dilekçeleri ile duruşmalı inceleme sırasında sanık müdafiinin ileri sürdüğü temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 27.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.