MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, hukuki ehliyetsizlik ve aldatma (hile) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları ....'in maliki olduğu 102 ada 5 parsel sayılı taşınmazı kardeşleri olan davalıya satış suretiyle devrettiğini, temlikin yapıldığı tarihte mirasbırakan ...'in ehliyetsiz olduğunu ayrıca davalının aldatması (hile) suretiyle temlikin yapılmasını sağladığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, temlikin yapıldığı tarihte mirasbırakanın fiil ehliyeti bulunduğunu ve rızası ile taşınmazları devraldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, aldatma (hile) iddiasının sübut bulmaması, hukuki ehliyetsizlik iddiası yönünden ise Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan 31.01.2014 tarihli ve "murisin 13.10.2009 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu yönündeki rapor hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir..Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakanın 13/10/2009 tarihli akitle maliki olduğu çekişme konusu 5 parsel sayılı taşınmazı davalıya temlik ettiği, murisin18/07/2010 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak davacılar, davalı ve dava dışı eş Hatice ile diğer çocukları ..., ..., ..., ... ve ...'in kaldığı ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 27/07/2010 tarih, 2010/220 -200 E. K. Sayılı veraset ilamı ile anlaşılmaktadır.Adli Tıp Kurumundan alınan 31.01.2014 tarihli raporda; ... .... Devlet Hastanesi'nin 17/03/2009 ve 02/04/2009 tarihli kayıtlarında her ne kadar Alzheimer tanısı olsada, herhangi bir muayene kaydı ve bu hastalığa ait ilaç kaydı olmadığı, ... Devlet Hastanesi'nin 05/11/2009 tarih 3717 özürlü sağlık kurulu raporunda ise; “Ruhsal muayene normal, Nüroloji: bilinç açık, koopere, oryante” olarak tanımlandığından akit tarihinde kendisinin; fiil ehliyetini müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede akıl hastalığı, akıl zayıflığı, bunama hali veya organik defisiter araz saptayacak herhangi bir tıbbi bulgu veya belgeye rastlanmadığı, bu duruma göre; mirasbırakanın 13/10/2009 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun kabulü gerektiği" açıklanmıştır.Ancak, buna rağmen mirasbırakan .... hakkında Mersin Tarsus Devlet Hastanesince daha önce düzenlenen 17/03/2009 ve 02/04/2009 tarihli epikriz raporlarında Alzheimer tanısına ilişkin açıklama yapıldığı ayrıca keşif mahallinde dinlenen tanık beyanlarında; murisin ölümünden önceki son iki üç yıl içerisinde akıl sağlığının yerinde olmadığının, davranışlarını yönlendirme yeteneğini kaybettiğine ilişkin tavır ve hareketlerinin bulunduğunun belirtildiği bu durumda; Adli Tıp Kurumundan verilen rapor ile diğer kurumlarca verilen raporlar arasında çelişki olduğu anlaşılmaktadır.O halde; 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 15/f.maddesinde; "Adli Tıp Genel Kurulu, Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşleri arasında da ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar" hükmü gereğince çelişkinin giderilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Hâl böyle olunca; dosyanın tümüyle Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna gönderilerek, belirtilen raporlar irdelenmek, tanık beyanları ve dosyadaki tüm deliller değerlendirilmek suretiyle raporlar aralarındaki çelişkinin giderilmesi, temlik işleminin yapıldığı 13/10/2009 tarihinde mirasbırakan ...'in fiil ehliyetine haiz olup olmadığının tespiti, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.