İstemin Özeti : Ankara 17. İdare Mahkemesince verilen 12/02/2015 tarihli ve E:2014/1149, K:2015/221 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hâkimi : Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAHüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:Dava, davacının Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının teknisyen kadrosuna başvurusu sürecinde davalı idarenin alan kontrolü yapmayarak kusurlu davrandığından bahisle normal zamanında işe başlayamadığı iddiasıyla mahrum kaldığı parasal haklarına ilişkin olarak 57.063,71 TL'nin ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.İdare Mahkemesince, hizmet kusuruna dayalı tazminat istemlerine konu zararın mal varlığında gerçek bir azalma veya artma olanağından yoksun kalma niteliğinde bulunması gerekli olduğu, idari işlemlerin iptaline ilişkin her kararın tazminat ödenmesini gerektirmeyeceği, iptal edilen işlemle tazminat istemi arasında bir nedensellik bağının bulunması gerektiği, merkezi yerleştirme işlemlerine karşı açılmış bir dava bulunmadığı, davacının boş bulunan kadrolara atanma talebinin reddi üzerine açmış olduğu dava sonucu atamasının yapıldığı, tazminat istemine dayanak yaptığı zararların muhtemel zarar niteliğinde olduğu ve davalı idarenin olayda bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ve kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.2577 sayılı İdari Yargılam Usulü Kanununun 12. maddesinde, "İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 inci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır." hükmüne yer verilmiştir.Aynı Kanunun "İdari davaların açılması" başlıklı 3. maddesinde idari davalara ilişkin dilekçelerde davanın konu ve sebepleri ile dayandığı delillerin gösterileceği belirtilmiş; "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14. maddesinde dilekçelerin bu maddeye uygun olup olmadıkları yönünden de inceleneceği kurala bağlanmış; "İlk inceleme üzerine verilecek karar" başlıklı 15. maddede ise, anılan maddeye uygun bulunmayan dilekçelerin yeniden düzenlenmek üzere reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.Bu bağlamda idare; kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya eksiklik şeklinde tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.2577 sayılı Yasanın yukarıda aktarılan 12. maddesinde, idari işlem nedeniyle haklarının ihlal edildiği iddiasında bulunan ilgililere seçimlik hak tanımış ve bu kişilerin önce iptal davasını açarak sonra tam yargı davası (veya her iki davayı birlikte) açabilecekleri gibi iptal davası açmadan doğrudan tam yargı davası da açabilecekleri belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinden; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ziraat teknisyeni kadrolarına Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yerleştirilmesi yapılmayan davacının, alan kontrolü yapılmaksızın gerçekleştirilen yerleştirmeler sonucunda bir çok kadronun boş kaldığının öğrenilmesi üzerine bu kadrolara puan durumu dikkate alınarak atanması istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına karşı açmış olduğu davada, davacının nca gerçekleştirilen yerleştirme işlemlerinde mezun olunan alan/program kontrol yapılmaması nedeniyle puan sıralamasının kendisi aleyhine değiştiğini belirttiği, Ankara 17. İdare Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli ve E:2013/841, K:2014/475 sayılı kararı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca ilan edilen teknisyen unvanlı kadroya tercih kılavuzunda belirtilen niteliklere sahip olmayan kişilerin başvurmamış olması durumunda, davacının mezuniyet durumu ve KPSS'den almış olduğu puan itibariyle yerleştirmesinin yapılacağı, yerleştirme sonucu boş kalan kadrolara atamasının yapılması hakkaniyet ve adaletin gereği olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, anılan iptal kararından sonra davacının atamasının yapıldığı, 24.02.2014 tarihi itibarıyla görevine başlamış olan davacı tarafından açıkta kaldığı süreye ilişkin olarak 57.063,71 TL'nin ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle na karşı bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Davacının na karşı açmış olduğu iş bu davaya ilişkin dilekçesi incelendiğinde; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı işleminin iptaline ilişkin idare mahkemesi kararından bahsedilmekle birlikte nın hatalı işlemlerine değinilerek, mağduriyetinin anılan Başkanlığın hatasından kaynaklandığının ileri sürüldüğü, ayrıca talep edilen tazminat miktarının ilk yerleştirme işlemlerinin yapıldığı ve emsali durumdaki kişilerin göreve başladığı tarih esas alınarak belirlendiği, dilekçenin sonuç ve istem bölümünde özlük hak kayıplarının tazmininin de talep edildiği görülmektedir.Ankara 17. İdare Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli ve E:2013/841, K:2014/475 sayılı kararı, davacının yerleştirme işlemlerinin tamamlanmasından sonra boş kalan ziraat teknisyeni kadrolarına atanması istemiyle 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında yapmış olduğu başvurusunun reddine dair işlemin iptaline yönelik olup, 07.07.2011 tarihinde yapılan yerleştirme işlemlerinin ve/veya davacının yerleştirilmemesine ilişkin işlemin dava konusu edilmediği anlaşılmaktadır.2577 sayılı Yasanın 12. maddesi düzenlemesi çerçevesinde temyize konu davanın, dilekçede belirtilen iptal kararı üzerine bu karara bağlı bir tam yargı uyuşmazlığı niteliğinde mi olduğu, yoksa nın hatalı olduğu iddia edilen yerleştirmeme işleminden kaynaklanan bir tazmin talebi mi olduğu hususunun dava dilekçesinden anlaşılamadığı, bu haliyle davanın konusu ve hukuki sebeplerinin açık olmadığı sonucuna varıldığından, dilekçenin yukarıda anılan 2577 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esasına girilerek hüküm kurulmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.Yukarıdaki paragrafta belirtilen iki uyuşmazlığın, davanın tarafları ve dava açma süresi, tazmin talebinin dönem ve miktar itibarıyla kapsamı ve özlük hak talebi bakımından farklı yargılama kural ve ilkelerine tabi olduğu, bu bakımdan da birlikte dava konusu edilmesinin de hukuken mümkün olmadığı açıktır.Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 25/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.