Davalı Şirket, Kurum sigortalılarına 06.06.2000-16.01.2001 tarihleri arasında 21 adet faturaya dayalı olarak sağladığı tıbbi malzeme bedellerini tahsil amacıyla davalı Kurum hakkında icra takibi başlatmıştır; Kurum tarafından takibe yapılan itirazın iptali istemiyle İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan dava ise, 7 günlük itiraz süresi geçirildikten sonra, kesinleşen takibe yönelik itirazın iptalini istemekle takip alacaklısı Şirketin hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.Takip borçlusu konumundaki Kurumun, sigortalılar tarafından verilen vekaletnamelerin alacağın temliki niteliğinde olmadığı, takibe geçen Şirketle anlaşılması ve fatura bedellerini ödeme yükümlülüğü bulunmadığı gerekçelerini ileri sürerek borçlu olmadığının tespiti istemiyle açtığı eldeki dava; “7 günlük itiraz süresi içerisinde borçluların itirazının bulunmaması sebebiyle takibin kesinleştiği yargı kararıyla sabittir.İlamsız takiplerin yasal süre içerisinde itiraz edilmeyerek kesinleşmesi durumunda sonradan menfi tesbit davası açılması mümkün değildir.İlamsız takipler, ihtilafın, yargı aşamasına geçilmesine gerek kalmaksızın halledilebilmesi amacıyla ve yalnızca borçlunun süresi içerisinde itiraz etmemesi temeline dayalı olarak oluşturulmuş müesseselerdir. Süresi içerisinde yapacağı itiraz ile bu süreci durdurabilecek olan borçlunun, bu hakkını kullanmaması halinde, artık ayrı bu dava şeklinde de olsa borçlu olmadığının tesbitini ileri sürme hakkı verilmesi, ilamsız takip müessesine etkisiz bırakacağından kabul edilemez." gerekçesiyle reddedilmiştir.İcra ve iflas Kanunu’nun 72. maddesi, “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilmez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir...” düzenlemesinin içermekte olup; takip borçlusunun, takip öncesi veya takip sırasında, maddi hukuka ilişkin itirazları kapsamında borçlu olmadığının tespitine olanak veren menfi tespit davasının, itiraz süresini kaçıran Kurum tarafından açılmasını önleyici herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine, davalı şirkete ödeme yapmayı gerektirir hukuksal yükümlülük doğuran ilişki bulunup bulunmadığı; Şirketin, takibe koyulan fatura bedellerini temlik veya vekalet ilişkisiyle tahsile yetkili olup olmadığı ve hastalık sigortası kapsamında yapıldığı iddia edilen harcamaların ödenmesi gereken harcama niteliğinde olup olmadığının tespitinde, davacı Kurumun hukuki yararının bulunduğu çekişmesizken; davanın esası yönünden yapılacak incelemeyle sonuca varılması gereği gözetilmeksizin, dava açma hakkı bulunmadığı yönündeki değerlendirmeden hareketle sonuca varılmış olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerleBOZULMASINA<karar>, davacı avukatı yararına takdir edilen, 750,00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, 27.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.