MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİMTaraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Talep, tapu kayıtlarında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı, “... oğlu ...” olarak nüfusa kayıtlı olduğu halde kayden maliki bulunduğu 599 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümün tapu kaydında sehven “ baba adının ...”, soyadının ise “...” olarak yer aldığını ileri sürerek, tapu kaydının nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesini istemiştir.Davalı, davayı kabul etmediğini, davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür.Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacının “... ile .... oğlu, 01.05.1928 doğumlu, .... T.C. numarası ile ....” adı ile ..., ... ilçesi, .... mahallesi nüfusuna kayıtlı iken 21.11.2000'de Türk vatandaşlığını kaybettiği, 2009 yılında ise Türk Vatandaşlığı Kanununun değişik 5. maddesi uyarınca yeniden Türk vatandaşlığını kazanarak ... ili, ... ilçesi, .... mahallesi, ... T.C. numarası ile “... ile ... oğlu, 01.05.1928 doğumlu ...” olarak nüfusa kaydedildiği, aynı zamanda .... vatandaşı da olduğu, çekişme konusu 599 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümün ... oğlu Bedrettin ... adına satış suretiyle 31.08.1989 tarihinde tescilli olduğu, aynı tarihli akit tablosunun incelenmesinde, alıcının ... ile ... oğlu, 1928 doğumlu, ... ili, ... ilçesi, Kürkçü mahallesi nüfusuna kayıtlı ... ... olarak yer aldığı görülmektedir.Öte yandan, mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme ile tapu kaydında yer aldığı şekliyle ... ve ... oğlu, 1928 doğumlu, ... ... adında bir kişinin nüfus kaydına rastlanmadığının belirlendiği, dinlenen tanık beyanları ile taşınmazın davacıya ait olup, ... oğlu ve soyadının ... olduğunun bildirildiği, mahallinde yapılan keşif sonucunda ise bilirkişilerin nüfus ve tapu kayıtları üzerindeki incelemelerini rapor ettikleri noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelerden, davacının bir çok davanın tarafı olup, o davalarda ... oğlu ... olarak yer aldığı sabittir.Yukarıda açıklanan ilke ve olgular gözetildiğinde, dava konusu edilen taşınmazın davacıya ait olduğu, tapu kaydında davacının baba adının nüfus kaydına uygun olacak şekilde ... olarak doğru yazıldığı, 2009 yılında yeniden Türk vatandaşlığına kabul edilen davacının soyadının ... olduğu, dosya kapsamı ile taşınmazda hak iddia eden başka bir kişi olduğuna dair de bir bilgi bulunmadığı sonucuna varılmaktadırHal böyle olunca; davacının dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydındaki soyadının düzeltilmesi isteği bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.