Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6016 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3086 - Esas Yıl 2010





Davacı, davalılardan işveren nezdinde 10.09.1993-30.04.2002 tarihleri arasında çalışmış olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılardan Kurum ve M. ve C. Tekstil San. Tic. Ltd. fiti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.KARARDava,davacının davalı şirkete ait iş yerinde 10.09.1993-30.04.2002 tarihleri arasında kuruma bildirilmeyen sürelerin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı şirkete ait işyerinde 01.01.1996-30.04. 1996 tarihleri arasında 120 gün, 01.09.1996 14.02.1998 tarihleri arasında 524 gün, 06.10.1999-17.02.2000 tarihleri arasında 131 gün, 01.04.2001-08.05.2001 tarihleri arasında 38 gün, 01.01.1002-30.04. 2002 tarihleri arasında120 gün, günün asgari ücreti ile çalıştığının tespitine, fazla istemin reddine, davalı Fehim Mercan işyerinde ki çalışmalarının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 15.02.1998 tarihinde M. ve C. Tekstil Ltd. fiti. unvanlı (1014498) sicil no’lu iş yerinde işe girdiğine dair imzalı bildirgenin 06.06.2003 tarihinde Kuruma verildiği, SSK Hizmet Ce tve 1 inde, 15.03.1995, 18.02.2000, 09.05.2001 tarihlerinde işten çıkışının hizmet cetvelinde görüldüğü, davalı şirketin 51014498 sicil no’lu iş yerinde; 15.03.1995 tarihinde başlayan, 1995 yılında 165 gün, 1996/2. Dönemde 75 gün, 15.02.1998-05.10.1999 tarihleri arasında 410 gün, 18.02.2000 tarihinde başlayan, 2000 yılında 312 gün, 01.01.2001-30.03. 2001 tarihleri arasında 90 gün, 09.05.2001-31.12. 2001 tarihleri arasında 233 gün, 01.01.2002-10.05. 2002 tarihleri arasında 130 gün çalışmasının Kurum’a bildirildiği, 1993-1995 yılları arasında dönem bordrolarının bir kısmının, 1996/1-2002/1. Dönem arası dönem bordrolarının tümünün geldiği, bordrolarda davacının hizmet cetvelinde görülen kadar hizmetinin bulunduğu, davalı işverenin.02.1995 tarihinde 506 Sayılı Yasa kapsamına alındığı, halen faal olduğu, davalı M. ve C. Limited fiirketi’nin 02.02.1995 tarihinde tescil edildiği, ortaklarının Fehim ve fiehnaz olduğu, 1996, 1997, 1998, 1999, 2000 yıllarında da tescil edildiği, dinlenen tanıkların tespitine karar verilen dönemin tümünde davacı ile birlikte çalışan kişiler olmadıkları anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın 2 ve6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 Sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta işlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kurum’a verilmesi zorunlu belgelerdir. 506 sayılı yasa’nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir.kimi aylık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634 572,03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Somut olayda; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan, uyuşmazlık konusu dönemin tamamında çalışması bulunan bordro tanıkları yada kayıtlara geçmiş komşu iş yeri veya çalışanı oldukları belli olmayan tanıkların beyanı ile yetinilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.Yapılacak iş; davacının temyizinin bulunmadığı dikkate alınarak, tespitine karar verilen dönemlere ait SGK’ya verilen tüm dönem bordroları yöntemince dosyaya eklenerek bu dönem bordrolarda kayıtlı ve tespiti talep edilen dönemlerde davacı ile birlikte çalışan tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilmemesi veya beyanları ile yetinilmediği taktirde, zabıta, maliye ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 Sayılı Yasa’nın 2,6, 9, ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtlandıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden ilgiliye iadesine, 27.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.