Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5980 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7689 - Esas Yıl 2013





Davacı S.S. D. Konut Yapı Koop vekili Avukat A. Ç. tarafından, davalı A.. B.. aleyhine 05/06/2006 gününde verilen dilekçe ile çekişmenin giderilmesi ve yıkım kararının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 08/04/2011 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 08/04/2014 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı belediye vekili gelmedi, karşı taraftan davacı vekili Avukat A. Ç. geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Dava, çekişmenin giderilmesi ve yıkım kararının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, Belediye Meclis Kararının İmar Yönetmeliğine uygun olmadığı gerekçesi ile Danıştay tarafından iptal edilmesi üzerine, 16/10/2001 tarihinde Belediye Meclisince imar planı değişikliği yapılarak kooperatif tarafından inşaat ruhsatı alınarak tamamlanan binanın mühürlenmesine ve ilave katlar ile 5 metre çekme mesafesi içinde kalan yapı bölümlerinin yıkılmasına karar verildiğini, sözkonusu bölümlerin fiilen yıkılmaya kalkışılması halinde binanın tümden olumsuz etkileneceğinden yıkım işleminin fiilen yerine getirilmesinin imkansız olduğu, kararının uygulanması halinde yıkılacak bölümler sebebiyle ve yine bundan olumsuz etkileşim nedeniyle oluşacak tüm zarar miktarının tespitine, bu bedelin kooperatife ödeninceye kadar lehlerine hapis hakkı tanınmasına ve yıkım kararının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasındaki çekişmede davacının iddiası gibi dava edilen binadaki yıkımın fiili olarak yerine getirilmesinin imkansız olduğu görüşüne varılarak, davacı tarafa ait taşınmazda yıkımına karar verilen son katın kesilerek iptal edilmesi, binanın doğu cephesinin ortalama 1,5 metre şerit blok halinde kesilmesi işlemlerinin fiiilen yerine getirilmesinin binanın genelini olumsuz etkileyip mühendislik açısından uygun ve makul olmadığının tespitine, binanın doğu cephesinin 1,5 metre genişliğinde blok olarak kesilmek suretiyle ortadan kaldırılmasının fiziken mümkün olmadığına, binanın 6. katının ortadan yıkılırak kaldırılması işleminin onarım ve güçlendirmeprojelerinin yapılması suretiyle mümkün olup, yasal gereği yerine getirilene dek ortaya çıkacak zarar bedelinin davalı tarafça bloke edilene kadar davacı yararına hapis hakkı tanınıp taşınmazda oturanların binayı boşaltması için uygun zaman tanınmasına, taraflar arasındaki çekişmenin bu şekilde giderilmesine karar verilmiştir.Dosya kapsamından; davacı kooperatif tarafından Belediye Meclisinin 16/10/2001 tarihli kararının iptali amacıyla Aydın 1. İdare Mahkemesinde iptal davası açıldığı; Mahkemece, 23/02/2005 tarihli kararı ile; uyuşmazlık konusu yapınının 6. katının ve bahçe çekme mesafesinin bu haliyle gerek yapının yapıldığı gerekse karar verildiği tarihteki imar planlarına ve mevzuata aykırı olduğu, inşaatının tamamlanmış olmasının tek başına kazanılmış hak teşkil etmeyeceği belirtilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.İmar planı değişikliği yapılması, binaların mühürlenmesi ve yıkımına karar verilmesi işlemleri kamu yasaları uyarınca belediyelere verilmiş idari bir görevdir. Binanın bir bölümünün yıkımı halinde binanın tümden etkileneceği ve yıkım işleminin fiilen yerine getirilmesinin imkansız olduğunun tespiti idare hukuku kuralları çerçevesinde ve idari yargı yerinde belirlenmesi gerekir. Asıl uyuşmazlığın kaynağı idari olduğu için eldeki davanın da hukuk mahkemesi tarafından çözülmesi mümkün değildir ve davacının istemi dinlenebilir nitelikte değildir.Diğer taraftan idari yargı yerinde, "çekişmenin giderilmesi" biçiminde bir dava yolu düzenlenmediğinden, adli yargı yerinde yargı yolu bakımından görevsizlik kararı da verilemez. Bu durumda, Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, dava dilekçesinin reddedilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası çözümlenerek yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.