Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5967 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7189 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİMTaraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, mirasbırakanı "... oğlu ...."'ün kayden paydaşı olduğu 101 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında adının "..." olarak yer aldığını gerçekte nüfus kaydında adının "Abdulkadir" olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının nüfus kaydına uygun şekilde düzeltilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğinden ve tüm delillerden, çekişme konusu 101 ada 3 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması ile 101 ada 409 sayılı parsele dönüştüğü, tapu kaydında kimlik bilgileri düzletilmesi istenilen kişinin 101 ada 409 parsel sayılı taşınmazda 988000/53291217 oranda paydaş olduğu, mirasçısı tarafından yapılan başvuru ile çekişmeli taşınmazdaki kimlik bilgilerinin 21.07.2015 tarihli, ..... yev. nolu akitle nüfus kaydına uygun olarak düzeltildiği, bilahare 08.10.2015 tarihli .... yev. nolu akitle mirasçıları adına intikal yapılarak mirasçıların paylarını 09.10.2015 tarihinde dava dışı 3. kişiye satış suretiyle temlik ettikleri, dolayısıyla 28.05.2015 tarihinde davanın kabulüne karar verildikten sonra artık kaydı düzeltilmek istenilen "... oğlu ...."'ün çekişmeli 101 ada 409 taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının kalmadığı anlaşılmaktadır.Bu durumda, davacının mirasbırakanı "... oğlu ...."'ün artık dava konusu taşınmazda malik olarak yer almadığından tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün olmayıp davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı açıktır.Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,12.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.