Para ve teminat verilmesi hakkındaki ilamların icrası İKK'nın 32 ve ardından gelen maddelerce düzenlenmiştir. Anılan maddede (para borcuna veya teminat verilmesine dair ilam İcra Dairesine verilince icra müdürü borçluya bir icra emri tebliğ eder”) İKK'nın “ilam mahiyetini haiz belgeler” başlığını taşıyan 38.maddesinde ise (Mahkeme huzurunda sulhler, kabuller ve para borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir”) şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.İlgili yasa maddeleri ile yasa koyucu hangi belgelere dayanılarak ilamlı takip yapılabileceğini, önemine binaen titizlikle düzenlemiş gerekli gördüğü yerlerde bunu özel kanunlarda belirleyip sınırlandırmıştır. Burada göz ardı edilmemesi gereken hususu ise maddede yer verilen ilamların, icrası yorum gerektirmeyecek açık tahsil hükmü (eda hükmü) taşıyan ilamlar olduğu noktasıdır. Bu nedenle eda hükmü içermeyen “Tespite” ilişkin ilamlar icra takibine konu edilemez. Ancak, kesinleşmeleri halinde bu ilamlardaki vekalet ücreti ve yargılama giderine dayalı likit miktarların icra yolu ile infazı mümkündür.İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup bu kısmın aynen infazı zorunludur. İcra mahkemesince hükmün (infaz edilecek kısmının) yorum yolu ile değiştirilmesi mümkün olmadığı gibi yeniden belirlenmesi de mümkün değildir. (HGK.08.10.1997 tarih 1997/12-517 Esas, 1997/776 Karar sayılı kararı)2577 sayılı İYUK 28/2.maddesi tam yargı davaları hakkındaki konularda verilen belirli (likit) bir miktarı içerenlerin genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunacağı hükmüne yer vermiştir.Somut olayda takibe dayanak yapılan Ankara 7. İdare Mahkemesinin 12.01.2012 tarih 2012/23 Esas, 2012/45 Karar sayılı kararında “dava konusu işlemin iptaline, kadrosuzluk tazminatının kısmen kabulü ile başvuru tarihi 07.05.2009'dan geriye doğru altmış gün içinde kalan ve ilk uygulama tarihi 15.03.2009'dan itibaren hesap edilecek kadrosuzluk tazminatının yasal faiziyle birlikte idarece davacıya ödenmesine karar verilmiş, ilamla davalının (borçlu-idarenin) davacıya (alacaklıya) kadrosuzluk tazminatı ödemesi gerektiği tespit edilmiş, likit bir miktarın ödenmesi yönünde eda hükmü oluşturulmamıştır. Bu durumda ilamın kesinleşmesi halinde yargılama giderleri ve vekalet ücreti kalemlerin istenebilmesi dışında icra yolu ile infazı da mümkün değildir.O halde mahkemece, şikayetin kısmen kabulü ile yargı gideri ve vekalet ücreti kalemleri dışındaki kısımla ilgili takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde şikayetin tümden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇBorçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, HUMK 388/4. (HUMK 297/4) maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 21.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.