Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5900 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14383 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, avukat olduğunu, davalı N.. İ.. tarafından dava dışı başka bir avukat aracılığıyla diğer davalı şirket aleyhine 2007 yılında 50.000.00.TL manevi, 2.000.00.TL maddi olmak üzere toplam 52.000.00.TL tazminat istemli olarak açılan dava sonunda İş Mahkemesince 21.11.2011 tarihinde 7.744.35.TL maddi, 30.000.00.TL manevi tazminata hükmedildikten sonra davalı N.. İ..' nın dava dışı vekilini azlettiğini ve 01.12.2011 tarihinde kendisine vekalet verdiğini, İş Mahkemesi kararını temyiz ettiğini ve kararda belirtilen miktarların tahsili içinde icra takibi başlattığını, temyiz ettiği İş Mahkemesi kararının vekili olduğu davalı N.. İ.. lehine maddi ve manevi tazminat yönünden Yargıtay tarafından bozulmasına karar verildiğini, davalıların sonradan haricen anlaşarak sulh olduklarını ve davalı N.. İ..' nın 05.03.2013 tarihinde anlaştıklarından dolayı davadan feragat ettiğine dair verdiği dilekçenin altına diğer davalı şirket vekilinin de feragatı kabul ettiklerini ve herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini yazdığını, 07.03.2013 tarihinde de davalı N.. İ..' nın kendisini haksız olarak azlettiğini, kendisine herhangi bir vekalet ücretinin ödenmediğini ve yazılı ücret sözleşmesini olmadığını, tarafların sulh olarak davadan feragat edilmesi nedeniyle her iki davalının da dava ve icra takibinden dolayı dava değeri ve icra takip değeri üzerinden gerek akdi gerekse karşı yan vekalet ücreti alacağından müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek şimdilik 25.184.00.TL vekalet ücretinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı N.. İ.., davacı avukat ile 3.000.00.TL karşılığında anlaştığını ve bedelini de ödediğini, diğer davalı şirket aleyhine açtığı davadan ekonomik durumunun iyi olmaması nedeniyle diğer davalı şirketle anlaştığını, 40.000.00.TL aldığını ve davadan feragat ettiğini, açılan davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Davalı şirket, dayanak davadan davalı N.. İ..' nın tek taraflı olarak feragat ettiğini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmamasının diğer davalı ile anlaştıkları şeklinde yorumlanamayacağını, herhangi bir anlaşmanın söz konusu olmadığını, davacının vekalet ücreti ancak müvekkili olan davalı N.. İ..' dan talep edebileceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davalı T.. Çamaşırhane şirketi yönünden davanın reddine, davalı N.. İ.. yönünden davanın kısmen kabulü ile 180.00.TL alacağın davalı N.. İ..' dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı avukatın, Manavgat İş Mahkemesi' nin 2013/147 Esas (bozmadan önceki 2007/300 Esas) sayılı dava dosyası ile Düziçi İcra Müdürlüğü' nün 2011/1354 Esas sayılı takip dosyasında davalı N.. İ..' yı vekil olarak temsil ettiği, yargılama devam ederken, davalı N.. İ..' nın 05.03.2013 tarihinde anlaştıklarından dolayı davadan feragat ettiğine dair verdiği dilekçenin altına diğer davalı şirket vekilinin de feragatı kabul ettikleri ve herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini yazdığı, 07.03.2013 tarihinde de davalı N.. İ..' nın davacıyı azlettiği, İş Mahkemesinde 08.04.2013 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, davalının duruşma sırasında davacı ile 3.000.00.TL vekalet ücreti karşılığında anlaştığını ve bu bedeli ödediğini, ekonomik durumu iyi olmadığından davalı şirketle anlaştığını ve davalı şirketten 40.000.00.TL aldığını ve davadan feragat ettiğini beyan ettiği, davalı şirket vekilinin 17.06.2013 tarihli cevap dilekçesinde böyle bir açıklaması olmamasına rağmen mahkemenin gerekçeli kararında davalı şirket vekilinin 17.06.2013 tarihli cevap dilekçesinde, İş Mahkemesinde dava devam ederken müvekkili şirketin davalı N.. İ.. ile anlaştığını ve yapılan anlaşma doğrultusunda davalı Nabi' ye gerekli ödemenin yapıldığı ve davalı Nabi' nin davasından feragat ettiği yönünde beyanda bulunduğunun yazıldığı ve bu gerekçenin davalı şirket tarafından temyiz edilmediği, azlin haksız olduğu ve davalı N.. İ.. tarafından davadan sonra 08.04.2013 tarihinde vekalet ücretine mahsuben davacıya 3.000.00.TL ödeme yapıldığı, yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.Avukatlık Kanununun 164.maddesinde "taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığı hallerde değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifeleri altında kalmamak koşulu ile ücret itirazlarını incelemeye yetkili mercii tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10 u ile %20 si arasında bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirleneceği" Avukatlık Yasasının 165.maddesinde ise, “sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf, avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar.” Hükümleri mevcut olup, dava sulh ile sonuçlandığında, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarı isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir. (Bkz. HGK.’nun 16.2.1994 T. 1993/13-810 E., 1994/60 K. sayılı kararı) Müteselsil sorumluluk gereğince aynı sorumluluk, müvekkille sulh olan karşı taraf için de geçerlidir. Avukatla müvekkili arasında ücret sözleşmesi bulunmaması (veya sözleşmenin geçersiz olması) halinde ise, müvekkilin ve müvekkille sulh anlaşması yapan hasmın, sulh olunan miktar üzerinden, Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen (hasma tahmili gereken) vekalet ücretinden) ve Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde düzenlenen (müvekkilin avukata ödemesi gereken) vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü gerekir.Dava konusu olayda da, davacının vekil olarak takip ettiği dava davalıların anlaşması üzerine feragatle sonuçlanmış olup, taraflar arasında vekalet ücret sözleşmesi bulunmadığından, öncelikle sulh olunan miktar tespit edilerek, vekalet ücretinin de buna göre belirlenmesi gereklidir. Ancak dosyada mevcut delillerle, davalıların hangi miktar üzerinden sulh oldukları ve sulh sonucunda davalı N.. İ..' ya kazandırılan menfaatin ne olduğu açıkça anlaşılamamaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, bu konudaki ispat yükümlülüğü davalılara aittir. Davalıların, davacı avukat tarafından takip edilen Manavgat İş Mahkemesi' nin 2013/147 Esas (bozmadan önceki 2007/300 Esas) sayılı dava dosyası ile Düziçi İcra Müdürlüğü' nün 2011/1354 Esas sayılı takip dosyasında, tarafların sulh olmaları nedeniyle, dava ve takibin müddeabihlerine göre davalı N.. İ..' ya sağlanan menfaatin, daha az bir miktar olduğunu ispat etmeleri durumunda vekalet ücretinin bu miktar üzerinden ancak bu hususun ispat edilememesi halinde ise söz konusu dava ve icra takibinin müddeabihleri üzerinden ayrı ayrı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi hesaplanacak ücretin altında olmamak üzere Avukatlık Kanunu' nun 164.maddesine göre %10'u ile % 20 arasında bir miktarın akdi vekalet ücreti olarak ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre yapılacak hesaplamaya göre karşı yasal vekalet ücretinin hesaplanması, ve bu bedeller davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği de kabul edilmelidir.O halde mahkemece, az yukarda açıklanan hususlar ve sulh sonucunda davacının müvekkili olan davalı N.. İ..' ya kazandırılan menfaatin ne olduğu konusundaki ispat yükümlülüğünün davalılarda olduğu, aksi halde sulhle sonuçlanan dava ve icra takibindeki müddeabihleri üzerinden her iki tür (akdi ve karşı yan) vekalet ücretine de hükmedilmesi gerektiği dikkate alınarak, bu yönde yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yanlış gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.