Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
/* Style Definitions */
table.MsoNormalxTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-priority:99;
mso-style-qformat:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin-top:0cm;
mso-para-margin-right:0cm;
mso-para-margin-bottom:10.0pt;
mso-para-margin-left:0cm;
line-height:115%;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:14px;font-sizex:11.0pt;
font-familyx:"Calibri","sans-serif";
mso-ascii-font-familyx:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-familyx:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;}
DAVA : Taraflar
arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
Bakırköy 5. İş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 6.7.2012 gün
ve 2008/753 E.-2012/473 K sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerinin temyizi
üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 26.3.2013 gün ve 2012/17986
E.-2013/5672 K. sayılı ilamı ile;
( ... 1-) Dosyadaki
yazılara toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre
davacının tüm davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz
itirazlarının reddine,
2-) Davacı Ş. Ç.'ın
23.5.2008 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu %39 oranın da iş göremezliğe
uğradığı olayda davacının %30,davalı işverenliğin %70 oranında kusurlu olduğu
anlaşılmaktadır.
818 Sayılı B.K'nun
47. maddesinde hakimin bedensel bütünlüğün bozulması halinde olayın
özelliklerini göz önünde tutularak zarar görene adalete uygun bir miktar
paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vereceği öngörülmüştür.
Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında
ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin
neler olduğu 22.6.1966, 7/7 Sayılı İçtihadı Birleştirme kararında
açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu sebeple hakiminin kararında bu
özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir.
Manevi tazminatın
tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hakimin bu takdir
hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik
durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı
davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi
özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve
güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek
gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık
uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (
HGK.nun 23.6.2004, 2004/-13/291 E. 370 K. )
Bu ilkeler
gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen 90.000.00-TL manevi tazminatın çok
fazla takdir edildiği ortadadır.
Mahkemece bu maddi ve
hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya
aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
O halde, davalıların
bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...
),
Gerekçesiyle
bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda,
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
H.G.K.'nca incelenerek
direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve 6217 Sayılı
Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen
"Geçici 3. madde" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı H.U.M.K.nun
2494 Sayılı Yasayla değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin
reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
KARAR : Dava, maddi
ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili,
müvekkili davacının İstanbul Büyükşehir Belediyesi metro yapım işlerini taşeron
olarak üstlenen G... - D... Adi Ortaklığında çalışırken 23.5.2008 tarihinde,
asıl işi kaynakçı olmasına rağmen hiç bilmediği bir iş olan karbonla kesim
işinde çalıştırıldığını bu sırada, işi bilmeyen başka bir işçiyle birlikte makinenin
etrafındaki dişleri, karbonla kesip kesilen parçayı balyozla düşürmeye
çalıştıklarında 7 mm lik bir çelik parçanın fırlayarak sol gözüne saplanması
sonucu gözünün görme yetisini %100 olarak kaybettiğini davalı işverenin
kendisine yüklenen sorumluluk ve görevlerini yerine getirmediğini, 29 yaşında
olan müvekkilinin işverenin ağır kusuru sonucu iş kazası geçirerek genç yaşta
sol gözünü kaybettiğini belirterek ıslah talebiyle birlikte toplam olarak
170.873,53 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini
istemiştir.
Davalı İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili, davacının diğer davalının elemanı
olduğunu belirterek davanın husumet sebebiyle reddini talep etmiş, kazaya sebep
olan makinanın diğer davalıya ait olduğunu,iş güvenliği ve işçi sağlığı
tedbirlerini bu davalının alması gerektiğini, davacının da hiç bilmediği bir
işte çalışmayı kabul ederek olayda kusuru olduğunu, talep edilen tazminat
miktarının yüksek olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı G... - D...
Adi Ortaklığı vekili; davalının tüzel kişiliği olmadığını, taraf ehliyeti
bulunmadığını belirterek davanın husumet sebebiyle reddini, davalının davacıya
işe başladıktan itibaren işçi sağlığı ve güvenliği eğitimi ve kişisel koruyucu
malzemeleri verdiğini, davacının bildiği iş olan karbon elektrotuyla kesim ve
elektrik kaynağıyla kaynatma işinde görevlendirildiğini, davacının kaynak
pisliklerini temizlemek için kaynak yapılan kısma çekiçle vurması ile kaynak
pisliğinden fırlayan çapağın davacının gözüne saplandığını, davacının verilen
gözlüğü kullanmayarak ağır ihmal ve kusuruyla kazaya sebep olduğunu, davalının
davacıya tıbbi müdahale yapılmasını sağladığını, davalının davacının zararının
artmasına yol açacak herhangi bir fiili olmadığını, davacıya kıdem ve ihbar
tazminatı ödemesi yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece,
davanın kısmen kabulü ile, 35.889,93 TL, maddi, 90.000 TL manevi zararın kaza
tarihi olan 23.5.2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan
ortaklaşa ve dayanışmalı olarak alınıp davacıya verilmesine,fazlaya dair
talebin reddine, dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel
Daire'ce yukarda açıklanan gerekçelerle bozulmuş; Mahkemece, önceki kararda
takdir edilen manevi tazminat miktarı yönünden direnilmiş ve davalı G... - D...
Adi Ortaklığı vekilinin talebi üzerine direnme kararının başlık bölümünde yer
alan, davalı G... - D... Adi Ortaklığının, G... - D... Adi Ortaklığı'nı
oluşturan 1 ) G... Ağır San. İnş. ve Taah. A.Ş. 2 ) D... İnş. ve Tic. A.Ş.
olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.
Direnme hükmünü,
davalılar vekilleri temyize getirmiştir.
H.G.K.ndaki görüşme
sırasında, işin esasına girilmezden evvel, tavzih kararının davacı vekiliyle
davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekiline tebliğ edilmesi
gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak ele alınıp, tartışılmıştır yerel
mahkemece karar başlığında davalıyla ilgili yapılan düzeltmenin, maddi hatanın
düzeltilmesi niteliğinde olduğu tavzih niteliğinde olmadığından tebliğ
gerekmediği sonucuna varılarak ön sorun oybirliğiyle aşılmıştır. İşin esasının
incelenmesi;
Direnme yoluyla
H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; yerel mahkemece hükmedilen manevi tazminat
miktarının somut olayın gerçekleşme biçimine, hak ve nesafet kurallarına göre
uygun olup olmadığı noktasın da toplan maktadır. Manevi tazminat isteminin
temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız
eylemin unsurları; zarar, fiil zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka
aykırı olmasından ibarettir.
Öte yandan, mülga 818
Sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. ( 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56. )
maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde
etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı
Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir
olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça
gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda
taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif
ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yine 818 Sayılı B.K.
47 ( T.B.K.56 ). maddesi hükmüne göre; hakimin özel halleri göz önünde tutarak,
manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete
uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü
mamelek hukukuna dair zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu
olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine,
zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın
dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O
halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek
miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak
için gerekli olan kadar olmalıdır.
Manevi tazminat,
beden gücü kaybı sebebiyle bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak
elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hakim,
M.K.nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak,
manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Hakim belirlemeyi
yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu,
paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı sebebiyle duyulan ve
ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir ( H.G.K.nun 28.5.2003 gün
2003/21-368-355 ve H.G.K.nun23.6.2004 gün 2004/13-291-370 Sayılı kararları ).
Somut olayın incelenmesinde,
23.5.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, davacının iş göremezlik
derecesinin %39 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacının %30
oranında, davalıların ise %70 oranında kusurlu olduğu hususlarında uyuşmazlık
bulunmamaktadır.
Tarafların karşılıklı
iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında
açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle iş kazası sonucunda davacıda
meydana gelen iş göremezlik derecesi, olayın meydana geldiği tarihteki paranın
alım gücü dikkate alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok fazla
olduğunun anlaşılmasına göre, H.G.K.'nca da benimsenen Özel Daire bozma
kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya
aykırıdır.
Bu sebeple direnme
kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar
vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire
bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30.
maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici Madde
3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu'nun 429. maddesi gereğince bozulmasına, istenmesi halinde temyiz peşin
harcının yatırana iadesine, 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8/3. fıkrası
uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30.04.2014 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.