Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5749 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 24263 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : ŞikayetYukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:K A R A RBorçlular vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda; haczedilen taşınmazın borçlu ...'nin haline uygun evi niteliğinde olduğunu açıklayarak, İİK'nun 82/12.maddesine göre haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, şikayetin kabulü ile borçluya ait taşınmazın haline münasip ev olduğuna ve bu taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm, alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.İİK’nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra Mahkemesi'nce, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya verilmeli, kalanı icra dosyasında bırakılmalıdır. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Değerlendirme yapılırken en mütevazi semtlerdeki mesken fiyatları esas alınmalıdır. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda borçlunun haline münasip alabileceği evin değeri 80.000,00 TL belirlenmiş olup, bu değer yüksektir.O halde, Mahkemece yapılacak iş; takip hukukunda asıl olanın alacaklının alacağına kavuşturulması olduğu hususu da gözönünde bulundurularak, başka bir bilirkişi aracılığı ile borçlunun haline münasip evi alabileceği miktar yukarıdaki ilkeler doğrultusunda tespit edilip, belirlenen bu değer, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanının dosya borcuna ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, borçlunun haline münasip evin değeri açıkça belirlenmeden eksik inceleme ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 30.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.