Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5741 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7899 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; müvekkili şirketin davalı kurumun .... numaralı müşterisi olduğunu, davalı tarafından müvekkiline gönderilen 31.05.2011 ve 066121 numaralı fatura içeriğinde kullanılan enerji bedeli ile birlikte ilave olarak kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli, enerji fonu, TRT payı olmak üzere 6 ayrı kalem de haksız ve hukuka aykırı olarak alacak kalemi oluşturduğunu, davalının ancak kullanılan enerjinin bedelini KDV'si ile birlikte isteyebileceğini belirterek tüketim bedeli dışında yukarıda belirtilen 6 kalem halinde tahsil edilen tutarların faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davalı perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketinin tarifeleri uygulayıp uygulamama, kayıp kaçak bedelinin tahsil edip etmeme gibi bir insiyatifi bulunmadığı gibi tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp kaçak bedeli ve diğer kalemlerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarında yer verdiği, kayıp kaçak bedelini EPDK'nun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık; davalı ... şirketinin, abonelerinden kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, personel satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, TRT iletişim sistemleri bedeli gibi bedeli isteyip isteyemeyeceği noktalarında toplanmaktadır../..Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, kanunla verilen yetkiye dayanarak; 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmî Gazetede; “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”, “Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” ve “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği”ni yayımlamış, sonrasında ise yönetmeliklerin uygulanması için çıkardığı kurul kararları, tebliğ ve ikincil mevzuat uyarınca lisans sahibi şirketler elektriği kullananlardan davaya konu edilen bedelleri tahsil etmişlerdir.Ancak, yukarıda açıklanan mevzuatın dayanağı olan 4628 ve 6446 sayılı Kanunlarda, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir tarife ve fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.Elektrik dağıtım şirketlerinin; EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirdiği izahtan varestedir. Oysaki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı da ortadadır. Nitekim, elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payıda kanunla getirilmiş ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmektedir.Elektrik Piyasası Kanununun verdiği yetki uyarınca çıkarılan EPDK kurul kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmemektedir.Nitekim; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairece de benimsenen HGK'nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak (hırsızlanmak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaştığı da söylenemez.Bundan ayrı olarak; elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan dağıtım şirketlerine aittir.Öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi davalı ... şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Ne var ki, davaya konu bedeller ile ilgili olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulü de mümkün değildir../..-3-Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek; kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinden oluşan beş kalem bedelin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar da gözetilerek davacıya iadesi gerekli miktarının tespiti için, uzman bilirkişiden rapor alınarak, sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; aksi gerekçelerle davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.