DAVA KONUSU ÇEKİN KEŞİDE VE TAKASA İBRAZ TARİHLERİ İTİBARİYLE 5941 SAYILI KANUN’UN YÜRÜRLÜK DÖNEMİ İÇİNDE OLDUĞU ANLAŞILMAKTA İSE DE; ÇEK DEFTERİNİN BANKA TARAFINDAN HANGİ KANUN DÖNEMİNDE MÜŞTERİSİNE VERİLDİĞİ ARAŞTIRILDIKTAN SONRA, VERİLME TARİHİ DİKKATE ALINARAK BU YASA HÜKÜMLERİ GÖZETİLEREK BİR KARAR VERİLMESİ GEREKİR.Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne karar verilmiş, kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığı’nın talebi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle dosya içindeki tüm belge ve evraklar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.Davacı vekili, çek lehtarı olan müvekkilinin dava dışı 3. kişilere çeki ciro ettiğini, çekin karşılıksız çıktığını öğrenince çek bedelini ödeyerek çeki vermiş olduğu kişilerden geri alıp, çeki verirken almış olduğu cirosunu da iptal ederek, bankadan çek sorumluluk tutarını ödemesini istediğini, bankanın istemi reddetmesi üzerine, banka hakkında alacağın tahsili için icra takibine başladığını, takibe itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı banka vekili, davaya konu çek üzerinde yer alan tüm ciroların üzeri çizilmiş olduğundan yazılmamış hükmünde olup, bankanın yasal sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğü bulunmadığını bildirerek, davanın reddi ile %40’tan az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı çek hamilinin davalı muhatap bankaya karşı 3167 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca ödenmesi zorunlu olan tutarın tahsili için takibe geçtiği, çekin ibraz tarihi itibariyle yasal koşulları taşıdığı, süresinde bankaya ibraz edildiği, bu nedenle çekin karşılığının bulunmaması nedeni ile bankanın asgari miktarda sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne kesin olarak karar verilmiş, davalı banka vekili hükmün Kanun yararına bozulması talebi ile Adalet Bakanlığı’na müracaat etmiş, Adalet Bakanlığı 12.10.2011 tarihli yazısı ile hükmün Kanun yararına bozulması talepli olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmuş ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 10.01.2012 tarihli yazı ile hükmün HUMK’nın 427/6. maddesi uyarınca Kanun yararına bozulması isteminde bulunulmuştur.20.12.2009 tarih ve 27438 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14.12.2009 tarih ve 5941 sayılı Kanun’un (9.) maddesiyle yürürlükten kaldırılan 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un (6/son) maddesinde; “Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 10’uncu maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılmaz...” denildiğinden çekin takas odaları aracılığı ile ibraz edilmiş olması nedeniyle bankanın sorumluluğu bulunmamaktadır.14.12.2009 tarihinde kabul edilip, 20.12.2009 gün, 27438 sayılı Resmi Gazete’de ilan edilerek yürürlüğe giren 5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici (1/3.) maddesinde ise, bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükmü yer almaktadır.Dava konusu keşidecisi dava dışı 3. kişi, lehtarı ve hamili davacı olan, 31.01.2011 günü takasa ibrazlı çekin, keşide ve takasa ibraz tarihleri itibariyle 5941 sayılı Kanun’un yürürlük dönemi içinde olduğu anlaşılmakta ise de, çek defterinin banka tarafından hangi Kanun döneminde müşterisine verildiği araştırıldıktan sonra, verilme tarihi dikkate alınarak yukarıda yazılı yasa hükümleri gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu yön gözden kaçırılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.01.2012 gün, 2011/366379 sayılı Kanun yararına bozma talebinin kabulü ile HUMK’nın 427/7. maddesi gereğince hükmün, hukuki sonuçları kalkmamak koşulu ile Kanun yararına (BOZULMASINA), aynı Yasa’nın 427/son maddesi uyarınca kararın bir örneğinin Resmi Gazete’de yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilmesine, 05.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.