Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 562 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13520 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, 5737 sayılı vakıflar yasasının 17. maddesi uyarınca tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Davacı ... idaresi, 167 ada 10 parsel sayılı taşınmazın ....ndan icareli olduğunu, mutasarrıfı ... oğlu .... ve ... kızı ... ait toplam 90/480 payın mutegayyip eşhastan bulunması nedeniyle yasaya aykırı biçimde Hazine adına tescil edildiğini, aslı vakıf olan taşınmazın mahlulen vakfına intikal etmesi gerektiğini ileri sürerek davalı adına kayıtlı 90/480 payın iptali ile vakfı adına tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı Hazine temsilcisi, vakfın muteber vakıf olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taşınmazın aslının vakıf olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 10 parsel sayılı taşınmazın 90/480 payı davalı Hazina adına kayıtlı olup ...ndan icareli olduğu, daha önce Hazinenin açtığı dava sonucunda, .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1965/474 esas ve 1974/501 karar sayılı 23.10.1974 günlü kararı ile çekişme konusu taşınmazdaki ...'a ait 3/32 (45/480) payın Hazine adına tesciline karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 1975/7534 esas 1975/7736 karar ve 8.9.1975 günlü kararı ile onanarak kesinleştiği, geri kalan 45/480 payın ise .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/633 esas, 1987/100 karar ve 11.3.1987 günlü kararı ile Hazine adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/633 esas, 1987/100 karar ve 11.3.1987 günlü kararı ile Hazine adına tescil edilen 45/480 pay yönünden 5737 Sayılı Yasanın 17.maddesi hükmü gözetilmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine.Davalı Hazinenin diğer temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği üzere; icreteynli ya da mukataalı taşınmazların maliki mutasarrıfı değil, vakıf tüzel kişiliğidir. Bu nedenle vakıf malı olan taşınmazların mutasarrıflarının mirasçısız ölmeleri halinde, mahlulen vakfına dönmeleri asıldır. Ancak, Medeni Kanunun kabulünden sonra eski vakıf mülkiyeti 2762 Sayılı Yasa ile mülhak ve mazbut vakıflar yeni bir statüye kavuşturulmuştur. Bu Yasanın 29. maddesi ile vakıf taşınmaz mülkiyeti üzerindeki “tasarruf hakkı, kuru mülkiyet (rakabe) hakkı” ayrımına son vermiş, mülkiyetin mutasarrıfa nasıl geçeceğini hükme bağlamıştır. Yeni hukukumuz da, koşulların gerçekleşmesi ve mutasarrıfın ölmesi halinde, Medeni Kanunun intikal hükümlerine göre, mirasçısı bulunmuyorsa, terekesi son mirasçı sıfatıyla Hazineye kalmaktadır. Ne var ki; Yasa bu gibi hallerde, öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına (aslına) dönmesini uygun görmüş, bazı ayrıcalıklar dışında Hazineye intikal yolunu kapatmak istemiştir. 2888 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 2762 Sayılı Yasanın 29. maddesi değiştirilerek bir fıkra eklenmiş, mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş taşınmazlarda maliklerin bu Yasanın yayımı tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatı ile Hazineye intikal edipte bu husus, tapu kaydına işlenmiş bulunanlar ayrık olmak üzere, mahlulen vakfına rücu edeceğini hükme bağlamıştır.O halde, 2888 Sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce, son mirasçı olarak Hazineye intikal edip de, tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazların Yasada öngörülen istisnadan olması nedeniyle vakfına dönmelerine yasal olanak yoktur. Aktarılan bu düzenleme karşısında icreteyn ve mukataa kayıtları taviz ve malı yoluyla terkin edilmemiş ve mülkiyeti öngörülen 10 yıllık sürenin sonunda (bu süre daha önce 4755 Sayı ile 10 yıl daha uzatılmış ve 13.12.1955 tarihinde dolmuştur) kendiliğinden mutasarrıflarına geçen vakıf taşınmazların maliklerinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve taşınmazı 2762 Sayılı Yasanın 29. maddesini değiştiren 2888 Sayılı Yasanın yayın tarihine kadar Hazine adına tescil edilmemiş olmaları koşuluyla mahlulen vakfına döneceği açıktır.Somut olaya gelince; 10 parsel sayılı taşınmazda çekişme konusu paydan ....'a ait 3/32 (45/480) payın 2888 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 24.9.1983 tarihinden önce Hazine adına tescil edilmiş olduğu görülmektedir.Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gözetilerek ....'tan gelen 45/480 pay yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle Hazine adına kayıtlı payın tamamının kabul kapsamına alınması doğru değildir.Davalı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.