Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:Davacı, kadastro sırasında adına tespit edilen (..) ada (.) parsel sayılı taşınmazının bir bölümünün yol olarak gösterildiğini iddia ederek, haritasında yol olarak gösterilen taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen taşınmaz bölümünün (..) ada (..) parsel sayılı taşınmaza eklenerek 14.343.94 metrekare yüzölçümü ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.Kadastro sırasında (..) ada (..) parsel sayılı taşınmaz davacı adına tespit edilmiş olup davacının davası, kadastro sırasında haritasında yol olarak gösterilen ve hakkında kadastro tutanağı tanzim edilmediği anlaşılan taşınmaz bölümüne ilişindir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26/son maddesi uyarınca kadastro mahkemelerinin görevi, taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesiyle başlar. Hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlarla ilgili davalarda kadastro mahkemeleri değil, genel mahkemeler görevli bulunmaktadır.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 142. ve hüküm gününde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 1 ve 7. maddeleri uyarınca mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce yargılamanın her aşamasında resen göz önünde bulundurulmalıdır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca da görev kamu düzenine ilişkin olup, 114/c maddesinde dava şartları arasında sayılmıştır. Anılan Yasa'nın 115. maddesi dava şartlarının yargılamanın her aşamasında resen araştırılması hükmüne amirdir. Hal böyle olunca mahkemece, kadastro sırasında hakkında kadastro tutanağı tanzim edilmeyen ve haritasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümüne ilişkin bulunan davada, kadastro mahkemesinin görevsizliğine ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.