Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 561 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13563 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TENKİSTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ya da tenkis isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan ....'nin 29 ve 41 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akti ile, 105 parsel sayılı taşınmazını ise satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal ve tescile ya da tenkise karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, mirasbırakanın davalıya yapmış olduğu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile İsmahan dışındaki diğer davacıların davasının kabulüne karar verilmiştir.Mirasbırakan ....'ın 30.12.1998 tarihli resmi akit ile 105 parsel sayılı taşınmazını satış, aynı tarihte farklı resmi senet ile 29 ve 41 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akti ile davalı yeğenine temlik ettiği kayden sabittir.Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucu 105 parsel sayılı taşınmazın davalıya satış suretiyle yapılan temlikin mirasçıdan mal maçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu benimsenerek anılan parsel yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 sayılı Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince; mirasbırakan ...'nin 11.5.2006 tarihinde çocuksuz olarak öldüğü, mirasçı olarak davacı yeğenleri ..., ... ve ... ile dava dışı kardeşi ...'nın kaldıkları, davalının ise ...'nın kızı olduğu, murisin 1998 yılında geçirdiği kaza sonucu ayağının kırıldığı ve bakıma muhtaç olduğu, kendisine ev hanımı olan davalı yeğeninin baktığı, murisin ölümünden sonra geride paydaş olduğu çok sayıda taşınmaz kaldığı, tanık anlatımları ve dosya kapsamında yer alan belgelerden anlaşılmaktadır.O halde; açıklanan olgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın 29 ve 41 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı bakılmak amacı ile temliki gerçekleştirdiği, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği kabul edilmelidir.Hâl böyle olunca; çekişme konusu 29 ve 41 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının anılan hususlara yönelik temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.