MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... ve ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ve alacak isteklerine ilişkindir.Davacı, mirasbırakan babası ...'ün, 270 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu ....'a, ....'ın da diğer davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olduğunu parselin imar uygulamasına tabi tutularak yeni parsellerin oluştuğunu ileri sürerek, tapuların iptali ile tescile ve alacağa karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 05.06.2011 tarihli dilekçesi ile miras payları oranında tüm mirasçılar adına iptal ve tescil ile alacağa karar verilmesini istemiştir.Davalılar, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalılara yapılan temliki işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile 270, 1548 ada 1, 2, 3, 4 ve 1549 ada 1, 2, 3 sayılı parseller yönünden davanın kabulüne, 1549 ada 4 sayılı parsel yönünden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...'nin 270 parsel sayılı taşınmazını 01.02.1995 tarihinde davalı oğlu ....'a, ....ın' da 09.05.2011 tarihinde damadı olan diğer davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiği, davaya konu 270 sayılı parselin bir bölümünün imar uygulamasına tabi tutulması sonucunda 270, 1548 ada 1, 2, 3, 4 ve 1549 ada 1, 2, 3, 4 sayılı parsellerin oluştuğu, murisin 30.10.2000 tarihinde ölümü üzerine geride mirasçı olarak çocukları olan davacı ... ile davalı ... ve dava dışı mirasçıları ...., ...., ...., ...., ...., ...., ...., ...., ......, .......'nin kaldıkları anlaşılmaktadır.Yargılama sırasında dosyaya sunulan 05.06.2011 havale tarihli dilekçe içeriğine göre davadaki istek terekeye iadeye yönelik olup, tereke elbirliği mülkiyetine tabidir.Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK'nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.TMK'nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarih 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.Somut olaya gelince; davacı mirasçılar adına tescil ve alacak isteği ile eldeki davayı açmış ne var ki; mahkemece, yargılama sırasında davada taraf olmayan mirasçılara usulune uygun çıkartılan tebliğatlara rağmen davaya katılıp olurları alınmamıştır.Bu durumda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır.Hâl böyle olunca; miras şirketine TMK'nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.Davalıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.