Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 554 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 563 - Esas Yıl 2010





Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin nüfus kütüğündeki D. olan soyadının G. olarak düzeltilmesini istemiştir.Dosya içindeki davacının nüfus kaydının incelenmesinden, davacının soyadı Köker iken Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 8.2.2001 günü kesinleşen kararı ile D. olarak değiştirildiği anlaşılmaktadır.29.04.2006 günlü 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. Maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre “Aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir." Hükmü karşısında davanın kabulü doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnil-miştir.Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:HUKUK GENEL KURULU KARARIDava, soyadı değişikliği istemine ilişkindir.Davacı, annesinin, A.H., G. ile yaptığı ikinci evliliğin 13 yıldır devam ettiğini kendisinin de toplum içerisinde H.G'nin kızı olarak tanınıp bilindiğini belirterek, nüfus kütüğündeki “O” olan soyadının “G” olarak değiştirilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, davacının eldeki davadan önce açtığı davada, soyadını bir kez değiştirdiği, ancak Türk Medeni Kanunu'nun 27. Md. Si gereğince, haklı nedenlerin varlığı durumunda isim, soy isim değişikliği davalarının birden fazla açılabileceği, somut olayda, ibraz edilen gazite ve dergi nüshalarından, tanıkların birbirini destekleyen beyanlarından, davacının iş ve cemiyet hayatında G soy ismi ile hatta H.G. ‘nin kızı olarak tanındığı, bu nedenle davacının davasını haklı nedenlere dayandırdığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Özel Dairece; yukarıda açıklanan gerekçeler ile hüküm bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki gerekçelerle ve ayrıca Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36/1-b maddesindeki düzenlemenin isim ve soy isim değişikliği davalarını kapsamadığı, anılan maddenin ancak doğum tarihi düzeltilmesi ile ilgili davalarda uygulanabileceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiş; hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık;5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun36/1-b maddesindeki düzenlemenin isim ve soy isim değişikliği davalarını kapsayıp kapsamağı, dolayısıyla soyadı değişikliği davalarının bir defadan fazla açılıp açılamayacağı noktasında toplanmaktadır.5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Yasası'nın “Nüfus Davaları” başlıklı ve kayıt düzeltmelerinde uyulacak usulleri düzenleyen 36. Maddesi'nin birinci fıkrasının (b) bendinde “Aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir.” Hükmüne yer verilmiştir. Maddede herhangi bir ayrım yapılmadan kayıt düzeltme davaları düzenleme altına alınmıştır.Mahkemenin bu hükümde yer alan sınırlamanın sadece doğum tarihi düzeltilmesi ile ilgili davalarda uygulanabileceği gerekçesi bu nedenle yerinde değildir.Somut olayda; davacının ilk soyadı O iken 8.3.2000 tarihinde evlat edinilmesi nedeniyle evlat edinenin K soyadını almıştır. Ancak davacı, Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 8.2.2001 günü kesinleşen kararı ile soyadını O olarak değiştirmiştir.Her ne kadar davacı, evlat edinilmeden önceki ilk soyadını almak için önceki davayı açmış ise de anılan davanın da 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasası'nın 36. Maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen nüfus kaydının düzeltilmesi davası niteliğinde olduğu açıktır.Bu nedenle davacı, aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davasını ancak bir kere açılabilecek iken, ikinci kez açması anılan yasal düzenlemeye aykırı olmuştur.Nitekim Hukuk Genel Kurulu'nun 2.7.2008 gün ve 2008/18-471-478 K. Sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.O halde, Hukuk Genel Kurulunca da uygun bulunan Özel Dairenin Bozma Kararına uyulması gerekirken direnme kararı verilmesi hatalı olmuştur.Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi.