Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5504 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5236 - Esas Yıl 2009





Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir. Yerel mahkeme 16.01.2009 tarihli ek kararıyla harç giderinin yatırılmaması nedeniyle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermiş, red kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.KARAR4- Temyiz edilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilen esasa ilişkin karara yönelik temyiz dilekçesinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 434. maddesi gereğince temyiz defterine kaydı yapıldığı halde, mahkemece adli yardımdan yararlandıkları ve davada haksız çıktıklarından yatırmaları gereken temyiz harç giderini yatırmaları gerektiği halde yatırmadıklarından temyiz isteminin yerel mahkemece reddine ilişkindir.İşin esasa ilişkin yerel mahkeme kararına karşı yapılan temyizde, hükmü temyiz eden davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydının yapıldığı peşin temyiz harcını davacıların adli yardımdan yararlanmaları gerekçesi ile yatırmadığı anlaşılmaktadır. HUMK 465 ve devam maddelerinde düzenlenen adli yardımdan yararlanın davada haksız çıkması durumunda adli yardım nedeniyle kendisinden alınmayan harç ve giderlerden mahkum olacağı söz konusu ise de kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı sürece davacının haksız çıktığından da söz edilemeyeceğinden adli yardımdan yararlanan davacılar yapılacak bütün yargılama harç ve giderlerinden geçici olarak muaf olduklarından temyiz harcını yatırmadıkları gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilemez. Öte yandan somut olayda esas ilişkin ilk temyiz dilekçesinin temyiz defterine süresinde kaydı yapıldığının anlaşılmasına göre 5/1 sayılı İBK gözönünde tutularak davacılara temyiz harcını yatırmaları için HUMK'un 434/3. maddesi uyarınca önel verilmesi, süresi içinde harç yatırıldığı takdirde dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere temyiz merciine gönderilmesi verilen önel içerisinde harcın yatırılmaması halinde temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece HUMK'un 434/3.maddesi gereğince işlem yapılmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması da kabul şekli bakımından da hatalı olmuştur.O halde davacılar vekilinin temyiz istemi kabul edilmeli mahkemenin 16.1.2009 tarihli kararı bozulup kaldırılmalı ve davacıların 16.12.2008 tarihli hükme yönelik temyiz itirazları incelenmelidir.5- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacıların makinist olan davalılar Şuayip ve Remzi'ye ilişkin olarak verilen hükme yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine,6- Dava nitelikçe iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Mahkemece tüm kusuru ölen işçiye veren 15.2.2008 ve 29.5.2008 tarihli bilirkişi raporları dikkate alınarak davanın reddine karar vermiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı tarafından olay yerinde tren trafiğine kapalı olan güney şeritteki rayların üzerine gelen ağaç dallarının kesilmesi ile görevlendirilen muris ile diğer işçi Ömer’in 13.6.2006 tarihinde bu işin bitimi ile birlikte görevleri dışında kalan trafiğe açık kuzey şeridinde raylara gelen dalları da kesmek isterlerken Ömer'in ağaca çıkıp dallan kestiği, mursin altta kesilen dalları alıp yoldan attığı ve tren yolunu gözetlediği sırada geçen trenin çarpması sonucu öldüğü anlaşılmaktadırİnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur.Olay nedeniyle yapılan keşfe katılan bilirkişi, 19.7.2007 tarihli raporunda, ölen işçinin çalışmaması gereken kuzey hattına geçmesi ve treni görebileceği bir yerde durmaması nedeniyle %70, davalı TCDD'nin ise işin tehlikesi konusunda işçileri uyarmaması, gözcüler için talimatname hazırlayıp tavizsiz uygulanmasını sağlanmaması, ayrıca kesilen ve raylara düşen dalların toplanması ve testerenin taşınması işlerinin gözcülük yapan birine bırakılarak dikkatinin azalmasına neden olunması, trenin çalışma bölgesinden geçerken daha yavaş ve uyarı vererek geçmesinin sağlanmaması nedeniyle %30 kusurlu olduğu bildirilmiştir Hükme dayanak alınan İstanbul Üniversitesi Ulaştırma Anabilim Dalı ve Makine Mühendisliği Fakültesi öğretim görevlilerinin düzenlediği 15.2.2008 tarihli ve İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Ulaştırma Anabilim Dalı öğretim görevlilerinin düzenlediği 29.05.2008 günlü bilirkişi raporlarında ölenin trenin trafiğine açık olan ve görev alanlarına girmeyen kuzey hattına çalışmak üzere geçmesi, ölenin ekip başı ve gözcü olduğu alınması gereken tedbirlerin kendisi tarafından alınması gerekeceğinden ölen işçinin %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir.Hükme esas alınan teknik raporları düzenleyen bilirkişilerin iş güvenliği uzmanı olduklarına dair dosyada bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi bilirkişiler İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle, , düzenledikleri raporlarda işverence işçilerin işin tehlikesi konusunda bilgilendirilip yeterli eğitim verilip verilmediği ve iş mahallinin denetlediğine dair tedbirlerin alınıp alınmadığı, işyerinde alınması gereken güvenlik tedbirlerinin tümüyle işçilerin insiyatifine bırakılıp bırakılmadığı ve işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.Yapılacak iş; dosyadaki bilgi ve belgelerden davalı TCDD'nin işçilerini yeterli derecede eğitip, işyeri denetimini tam yapmadığı anlaşıldığından olayda az da olsa kusurlu bulunduğu kabul edilerek, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu bu yönü ile de yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek davalı TCDD ve ölen sigortalının kusur oranları belirlendikten sonra hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan veriler gözönünde tutularak hesap raporu almak, bu şekilde hak sahiplerinin zararı belirlendikten soma, mükerrer ödemeyi ve haksız zenginleşmeyi önlemek için, hüküm tarihine en yakın tarihte yürürlükte bulunan katsayı artışları dikkate alınarak SGK'ca davacılara bağlanan gelirin peşin sermaye değerini kurumdan sormak suretiyle tazminattan indirilmek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın inandırıcı güç ve nitelikte, olmayan İş Kanunu’nun 77. maddenin öngördüğü koşulları içermeyen 15.02.2008 ve kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.